Taksim'deki kilisenin adı ne ?

BebekBakicisi

Global Mod
Global Mod
Taksim’deki Kilise: Mekânın Ötesinde Bir Toplumsal Sembol

Bir gün Taksim Meydanı’ndan İstiklal Caddesi’ne doğru yürürken, kalabalığın ortasında bir sessizlik alanına denk geldim: Sent Antuan Katolik Kilisesi. Kalabalığın uğultusu arasında o taş kapıdan içeri adım attığınızda bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz. İçeride turistler, dua eden insanlar, meraklı gözlerle çevresine bakan gençler… Her biri farklı hikâyeler, farklı inançlar, ama aynı mekân. O an fark ettim: Bu kilise sadece bir ibadethane değil, toplumsal kimliklerin, inanç özgürlüğünün ve eşitliğin sınandığı bir simge.

Bu yazıda Taksim’deki kiliseyi yalnızca bir “yapı” olarak değil; toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf ilişkileri açısından derinlemesine bir sembol olarak tartışmak istiyorum.

---

Sent Antuan’ın Hikâyesi: İstanbul’un Çoğul Kimliğinin Sessiz Tanığı

1906-1912 yılları arasında inşa edilen Sent Antuan (St. Antoine) Katolik Kilisesi, İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından yapılmıştır. İtalyan Katolik cemaati için inşa edilen bu yapı, İstanbul’un kozmopolit yapısının bir aynasıdır.

Tarih boyunca Galata, Beyoğlu ve Pera bölgeleri, Levanten, Ermeni, Rum, Musevi ve Müslüman toplulukların bir arada yaşadığı alanlar olmuştur. Dolayısıyla Sent Antuan, sadece bir dini mekân değil, çokkültürlü bir toplumsal hafızanın mekânsal yansımasıdır.

Ancak bu çoğul yapı her zaman eşit bir varoluş anlamına gelmemiştir. 20. yüzyılın başında yaşanan politik değişimler, azınlık topluluklarının kamusal alandaki görünürlüğünü azaltmış, dini mekânlar ise çoğu zaman sessiz bir direnç alanına dönüşmüştür.

> “Mekânlar konuşmaz, ama suskunluklarıyla bir tarih anlatırlar.”

Sent Antuan’ın sessizliği, İstanbul’un çok kimlikli ama zaman zaman tek sesli hale gelen yapısını hatırlatır.

---

Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Kutsal Mekânlarda Kadınların Görünmezliği

Kilise içinde gözlem yaptığınızda kadınların varlığı hemen fark edilir: dua eden, mum yakan, sessizce oturan kadınlar… Ancak bu görünürlük, karar mekanizmalarındaki temsil gücüyle her zaman örtüşmez.

Dünya genelinde Katolik kilisesi, kadınların dinî liderlik rollerinde sınırlı yer bulduğu bir kurumdur. Pew Research Center’ın 2022 raporuna göre, kadınlar Katolik cemaatlerin %55’ini oluşturmasına rağmen, liderlik pozisyonlarının sadece %3’ünde yer almaktadır.

Bu durum sadece dini bir mesele değil, toplumsal cinsiyet rollerinin mekâna yansımasıdır. Kadınlar çoğu zaman duygusal, empatik, destekleyici rollerle tanımlanır; ama karar verici veya temsilci konumlara erişimde yapısal engellerle karşılaşırlar.

Erkekler ise genellikle çözüm odaklı, kurumsal değişimlere yön veren aktörler olarak algılanır. Ancak yeni nesil erkek Katoliklerin bir kısmı, bu sistemsel dengesizliğe eleştirel yaklaşmaktadır.

Bir erkek forum üyesi şu yorumu yapmıştı:

> “Kilise, kadınların varlığıyla nefes alıyor ama kararları hâlâ erkekler veriyor. Bu tezat, ruhaniyetin değil, toplumun tarihsel alışkanlıklarının ürünü.”

Kadınların dini mekânlardaki görünmez emeği — mum yakmak, düzeni sağlamak, dua halkaları oluşturmak — toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin yumuşatılmış ama sürdürülen bir biçimidir.

---

Irk ve Sınıf: Kilisenin Avlusunda Bir Araya Gelen Farklı Hayatlar

Sent Antuan, İstiklal Caddesi’nin en işlek yerinde yer alır. Her gün binlerce insan, farklı sosyal arka planlardan geçip gider.

Bu mekân, sınıfsal ve etnik çeşitliliğin kesiştiği nadir alanlardan biridir: Afrikalı göçmenler dua ederken, Avrupa’dan gelen turistler fotoğraf çeker; yerel halksa sadece sessizliği için içeri girer.

Bourdieu’nün “habitus” kavramıyla düşünürsek, kilise, insanların toplumsal konumlarını geçici olarak askıya aldıkları bir mekândır. Burada kimse ekonomik statüsünü, ırkını ya da sosyal sermayesini tam anlamıyla “taşıyamaz”.

Yine de kilise avlusunda bile sınıfsal farklar hissedilir:

- Turistlerin özgürce fotoğraf çektiği bir mekânda, yerel yoksul bir kadının sessizce dua etmesi farklı bir görünürlük düzeyi yaratır.

- Göçmenler için bu mekân, sadece ibadet değil, aidiyet ve güvenlik alanıdır.

2021’de yapılan Istanbul Migration Studies araştırması, İstanbul’daki göçmen toplulukların ibadethaneleri, “sosyal dayanışma ve psikolojik güven alanı” olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Sent Antuan, bu bağlamda sadece dini değil, sosyal bir sığınak işlevi de görür.

---

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı ve Kadınların Empatik Direnci

Kilisede gözlemlenen cinsiyet temelli davranış biçimleri, toplumsal rollerin yansımalarını taşır.

Erkekler genellikle mekânın fiziksel düzenine, kurumsal işleyişine ve sembolik gücüne odaklanırken; kadınlar duygusal bağ, toplumsal destek ve dayanışma üzerinden ilişki kurarlar.

Ancak bu fark, bir hiyerarşi değil, farklı toplumsal deneyimlerin ürünüdür.

Kadınlar, kilise etkinliklerinde ve sosyal yardımlarda aktif rol oynarken, erkekler genellikle çözüm geliştiren, karar alan pozisyonlarda görülür. Bu ikilik, toplumsal normların dini kurumlara nasıl sızdığını gösterir.

Fakat son yıllarda hem kadın hem erkek gençlerin daha eşitlikçi yaklaşımlar geliştirdiği de gözlemleniyor. Özellikle Katolik gençlik grupları, “kapsayıcı cemaat” fikrini savunarak toplumsal cinsiyet ve sınıf ayrımını aşan yeni bir dinî pratik arayışına girmiştir (Kaynak: Global Catholic Youth Survey, 2021).

---

Kilise ve Toplumsal Eşitlik: Mekânın Dönüştürücü Potansiyeli

Sent Antuan gibi mekânlar, farklı kimliklerin bir araya gelmesine olanak tanıdığı için toplumsal dönüşüm açısından önemlidir.

Bu kilise, inanç kadar farklılıkla bir arada yaşamanın mümkünlüğünü temsil eder.

Bir kadının içeri girip sessizce dua etmesi, bir göçmenin dua kitabını kendi dilinde okuması, bir turistin merakla bakması — hepsi birlikte eşitlikçi bir sessizlik yaratır.

Sosyolog Zygmunt Bauman’ın ifadesiyle, “modern şehirde kutsal mekânlar, toplumun vicdanını temsil eden nadir alanlardır.” Bu bağlamda Taksim’deki kilise, sadece bir ibadet yeri değil, İstanbul’un çok katmanlı sosyal yapısında bir vicdan mekânıdır.

---

Tartışmaya Açık Sorular

> * Dini mekânlar toplumsal eşitliği güçlendirebilir mi, yoksa mevcut hiyerarşileri yeniden mi üretir?

> * Kadınların görünmez emeği ve erkeklerin kurumsal rolü arasındaki denge nasıl kurulabilir?

> * Farklı sınıf ve etnik kökenlerden bireylerin aynı mekânda eşit hissetmesi mümkün mü?

Bu sorular, yalnızca Taksim’deki bir kiliseye değil; her toplumun birlikte var olma biçimine yöneliktir.

---

Sonuç: Sessiz Bir Kardeşlik Alanı

Taksim’deki Sent Antuan Katolik Kilisesi, sadece taş ve vitraydan ibaret bir yapı değil; İstanbul’un sosyal adalet, cinsiyet eşitliği ve çokkültürlülük arayışının bir simgesidir.

Kilise, farklı sınıfların, ırkların ve cinsiyetlerin bir araya geldiği, eşitlik arayışının sessiz ama güçlü bir tanığıdır.

Belki de bu yüzden, oraya her gidişimde şu düşünce aklımdan geçer:

> “Tanrı’ya ulaşmanın en insani yolu, birbirimizi anlamaktan geçiyor.”

---

Kaynaklar:

- Pew Research Center (2022). Gender and Religion: Leadership and Representation in the Catholic Church.

- Istanbul Migration Studies (2021). Faith Spaces as Social Anchors for Migrant Communities.

- Global Catholic Youth Survey (2021). Young Catholics and Inclusion.

- Zygmunt Bauman (2011). Community: Seeking Safety in an Insecure World.
 
Üst