Sözcü yazarı Hürmet Öztürk, Seyahat parkı hareketleri sırasında Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde hareketçilerin içki içtiklerine ait tezin bir kere daha Seyahat davasının gündemde olduğu süreçte lisanlandırılması üzerine o gün neler yaşandığını yazdı. Mescitte yaşanan krizi günlerce tek başına yöneten Müezzin Fuat Yıldırım’ın emniyetteki sözünde “Ben içki içilip içilmediğini görmedim. Ben din adamıyım. Palavra söyleyemem. Görseydim aslına bakarsanız müdahale ederdim ve içildiyse de bunu söylerdim” söylemiş olduğini aktardı.
Müezzin Fuat Yıldırım, içki savını ortaya çıkışını şöyleki anlattı:
“Gerçekten de içki içildiğini bakılırsan, ya da orada olup da söyleyen yoktu. Kamera kayıtları en ince detayına kadar inceleniyordu. Pazartesi günü saat 09.00 civarında güvenlik vazifelisi, Fuat Hoca’ya, ‘Dolmabahçe Sarayı’ndan Yasin Yıldız takımıyla bir arada gelip caminin içerisinde kamera çekimi yapıyor’ dedi. Fuat Hoca, mescide gelip ‘Emniyet Olay Yeri İncelemesi Şube Müdürlüğü grupları gelip olay yeri incelemesi yapmadan mescitte çekim yapamazsınız’ dedi. Cami ortasında çekimin durdurulmasını ve derhal dışarıya çıkılmasını istedi. Yeteri kadar çekim yapmışlardı aslına bakarsan. Onlar da çıktı. Caminin girişinde pencerenin önünde ezik bir boş bira kutusu vardı. Tıpkı bira kutusu caminin değişik yerlerine temalıp imajları çekilmiş ve bu biçimdece içki içildiği izlenimi güçlendirilmişti. Salı günü bu imgeler gazetelere servis edildi. Üstelik, devletin üst seviye yetkilileri, mescitte içki içildiğini belirtiyor, buna ait manzaraların cuma günü kamuoyuna açıklanacağını da duyuruyordu.”
bakılırsav yeri değiştirildi
Gezi olayları sorasında camiyi terk eden imam Halil Necipoğlu’nun, müezzin Fuat Yıldırım’ı büsbütün yalnız bırakıp, 10 gün ortada görünmediğini; o günlerde imamın TRT takımıyla Afrika’ya gittiği söylentileri yayıldığını hatırlatan Öztürk, şunları kaydetti:
“’Camide içki içildiğini görmedim. Görseydim aslına bakarsanız müdahale ederdim’ diyen Müezzin Fuat Yıldırım’a, hadiselerden 8 ay daha sonra, periyodun İstanbul Vilayet Müftüsü Rahmi Yaran, telefon edip, ‘Sen yoruldun, nazaranv yerini değiştiriyoruz’ dedi. Yıldırım, ‘Ben krizi yönetmek için vücudumu koydum. Ödüllendirmeniz gerekirken beni A Sınıfı Mescitten C sınıfı mescide gönderiyorsunuz. Gitmek istemiyorum’ dedi.
Müftü de müfettiş istedi. Gelen müfettiş de, ‘İçki içildi mi, içilmedi mi?’ diye sordu. Fuat Hoca, içki içildiğini görmediğini belirtti. olaylarda ortada görünmeyen imam Halil Necipoğlu ile ilçe vaizi Yakup Kabalak’ı uzman olarak dinlediler. Onlar da müezzini iktidara kumpasla suçladılar. Halil Hoca’nın sözü olaydan tam iki yıl daha sonra alınabildi, o da ‘Ben içki içildiğini görmedim’ dedi.
Olaylar sırasında ortada görünmeyen imam ödüllendirilip İlahiyat Camii’ne atandı, TRT’de Ku’ran-ı Kerim Müsabakası Programı’nda heyet üyesi oldu ve oradan da para alıyor. Gelelim Fuat Hoca’ya. O günlerde mescitte kimsenin burnunu kanamadan krizi yönetti. Toplumsal hadisede din bakılırsavlisi faal rol aldığı için tebrik de edildi. Ancak sonunda nazaranv yeri değiştirildi. Böbrek rahatsızlığı niçiniyle haftada üç gün dialize giriyor. Uygun böbrek bulunursa nakli yapılacak. Kuşkusuz bu olayın daha bilinmeyen hayli istikametleri var. Lakin bunları da yavaş yavaş öğreneceğiz. 9 yıl daha sonra bir daha ‘Camide içki içildi’ denildi. Ancak içki içildiğine ait tek bir fotoğraf karesi, caminin güvenlik kamerasına yansıyan bir imaj ortaya konulamadı.”
Yazının tamamını okumak için .
Müezzin Fuat Yıldırım, içki savını ortaya çıkışını şöyleki anlattı:
“Gerçekten de içki içildiğini bakılırsan, ya da orada olup da söyleyen yoktu. Kamera kayıtları en ince detayına kadar inceleniyordu. Pazartesi günü saat 09.00 civarında güvenlik vazifelisi, Fuat Hoca’ya, ‘Dolmabahçe Sarayı’ndan Yasin Yıldız takımıyla bir arada gelip caminin içerisinde kamera çekimi yapıyor’ dedi. Fuat Hoca, mescide gelip ‘Emniyet Olay Yeri İncelemesi Şube Müdürlüğü grupları gelip olay yeri incelemesi yapmadan mescitte çekim yapamazsınız’ dedi. Cami ortasında çekimin durdurulmasını ve derhal dışarıya çıkılmasını istedi. Yeteri kadar çekim yapmışlardı aslına bakarsan. Onlar da çıktı. Caminin girişinde pencerenin önünde ezik bir boş bira kutusu vardı. Tıpkı bira kutusu caminin değişik yerlerine temalıp imajları çekilmiş ve bu biçimdece içki içildiği izlenimi güçlendirilmişti. Salı günü bu imgeler gazetelere servis edildi. Üstelik, devletin üst seviye yetkilileri, mescitte içki içildiğini belirtiyor, buna ait manzaraların cuma günü kamuoyuna açıklanacağını da duyuruyordu.”
bakılırsav yeri değiştirildi
Gezi olayları sorasında camiyi terk eden imam Halil Necipoğlu’nun, müezzin Fuat Yıldırım’ı büsbütün yalnız bırakıp, 10 gün ortada görünmediğini; o günlerde imamın TRT takımıyla Afrika’ya gittiği söylentileri yayıldığını hatırlatan Öztürk, şunları kaydetti:
“’Camide içki içildiğini görmedim. Görseydim aslına bakarsanız müdahale ederdim’ diyen Müezzin Fuat Yıldırım’a, hadiselerden 8 ay daha sonra, periyodun İstanbul Vilayet Müftüsü Rahmi Yaran, telefon edip, ‘Sen yoruldun, nazaranv yerini değiştiriyoruz’ dedi. Yıldırım, ‘Ben krizi yönetmek için vücudumu koydum. Ödüllendirmeniz gerekirken beni A Sınıfı Mescitten C sınıfı mescide gönderiyorsunuz. Gitmek istemiyorum’ dedi.
Müftü de müfettiş istedi. Gelen müfettiş de, ‘İçki içildi mi, içilmedi mi?’ diye sordu. Fuat Hoca, içki içildiğini görmediğini belirtti. olaylarda ortada görünmeyen imam Halil Necipoğlu ile ilçe vaizi Yakup Kabalak’ı uzman olarak dinlediler. Onlar da müezzini iktidara kumpasla suçladılar. Halil Hoca’nın sözü olaydan tam iki yıl daha sonra alınabildi, o da ‘Ben içki içildiğini görmedim’ dedi.
Olaylar sırasında ortada görünmeyen imam ödüllendirilip İlahiyat Camii’ne atandı, TRT’de Ku’ran-ı Kerim Müsabakası Programı’nda heyet üyesi oldu ve oradan da para alıyor. Gelelim Fuat Hoca’ya. O günlerde mescitte kimsenin burnunu kanamadan krizi yönetti. Toplumsal hadisede din bakılırsavlisi faal rol aldığı için tebrik de edildi. Ancak sonunda nazaranv yeri değiştirildi. Böbrek rahatsızlığı niçiniyle haftada üç gün dialize giriyor. Uygun böbrek bulunursa nakli yapılacak. Kuşkusuz bu olayın daha bilinmeyen hayli istikametleri var. Lakin bunları da yavaş yavaş öğreneceğiz. 9 yıl daha sonra bir daha ‘Camide içki içildi’ denildi. Ancak içki içildiğine ait tek bir fotoğraf karesi, caminin güvenlik kamerasına yansıyan bir imaj ortaya konulamadı.”
Yazının tamamını okumak için .