Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir ne anlama gelir ?

Selin

New member
Nush ile Uslanmayanı Etmeli Tekdir, Tekdir ile Uslanmayanın Hakkı Kötektir: Geleneksel İfadelerin Modern Yorumları Üzerine Bir İnceleme

Herkesin bir şekilde duymuş olduğu ama tam olarak ne anlama geldiğini belki de hiç düşünmediği bir atasözü: "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." Bu geleneksel deyim, pek çok farklı şekilde yorumlanabilir. Kimileri bunu sert bir disiplin aracı olarak görürken, kimileri ise toplumsal düzeni ve bireysel sorumluluğu vurgulayan bir öğüt olarak kabul eder. Peki, bu deyimin anlamı gerçekten ne? Duygusal ve toplumsal etkileri ne olabilir? Erkekler ve kadınlar bu tür ifadeleri nasıl farklı algılar? Bu yazı, bu geleneksel söylemi, veriler ve gerçek dünyadan örneklerle inceleyerek günümüze nasıl uyarlanabileceğini tartışacak.

Geleneksel Söylemler ve Modern Yorumlar

Atasözleri, toplumların değerlerini, normlarını ve eğitim anlayışlarını yansıtan önemli araçlardır. "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" deyimi de, geçmişte özellikle toplumda disiplin ve ahlaki düzenin korunmasına yönelik bir yaklaşım olarak kullanılmıştır. Türkçede "nush" kelimesi, düzgün ve nazik bir uyarıyı ifade ederken, "tekdir" ve "kötek" gibi kelimeler ise daha sert ve fiziksel bir müdahaleyi çağrıştırır. Bu deyimin zaman içindeki anlamı, "ilk başta nazikçe uyar, fakat bu işe yaramazsa daha sert önlemler al" şeklinde özetlenebilir.

Ancak modern toplumlarda, bu tür ifadeler farklı bir ışık altında incelenmelidir. İnsan hakları, eğitimde pozitif disiplin anlayışı ve empatik liderlik gibi değerlerin yükseldiği günümüzde, "fiziksel ceza" veya "sözel şiddet" içeren yaklaşımlar olumsuz bir şekilde değerlendirilir. Üstelik, geleneksel disiplin anlayışlarının, özellikle çocukların psikolojik gelişimi üzerinde zarar verici etkileri olduğu da bilimsel olarak kanıtlanmıştır. 2018'de yapılan bir araştırmaya göre, aşırı disiplin uygulamaları, özellikle çocuklar üzerinde psikolojik travmalara yol açabiliyor ve bu durum, yetişkinlikte ruhsal bozukluklara kadar uzanabiliyor (Donnelly, et al., 2018).

Erkeklerin Pratik, Sonuç Odaklı Yaklaşımı

Erkekler, genellikle daha sonuç odaklı düşünme eğilimindedir. Disiplin veya cezalandırma konusunda erkeklerin bakış açısı çoğu zaman daha pragmatik olur. Erkekler, "işe yarayan" yöntemlerin peşinden giderken, bireysel sorumluluğu da vurgulayan bir tutum sergileyebilirler. Bu, özellikle iş yerlerinde veya aile içindeki hiyerarşik ilişkilerde belirgin bir şekilde görülür. Örneğin, erkekler çocuklarını disipline ederken bazen daha sert yaklaşımlar benimseyebilir, çünkü "sonuç almayı" ön planda tutarlar. Bu, onların daha otoriter bir yaklaşım sergilemelerine neden olabilir.

Birçok erkek, disiplinin somut bir şeyle ölçülmesi gerektiğine inanır. Bu bakış açısına göre, bir çocuğa uygulanan cezanın "etkili" olabilmesi için ona zarar vermemesi, ancak istenilen sonucu getirmesi gerekir. Burada "tekdir" kavramı, kadınların daha duygusal ve sosyal yaklaşımlarından farklı olarak, genellikle bir çözüm olarak görülür. Erkeklerin baktığı açıdan bu, çocukların kötü davranışlarını hızla değiştirmek için gerekli olan bir yöntem olarak değerlendirilir.

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Etkilere Odaklanan Bakış Açısı

Kadınlar ise genellikle disiplin konusuna daha empatik bir bakış açısıyla yaklaşır. Toplumsal ilişkilerin ve duygusal bağlantıların ön planda olduğu bu yaklaşımda, cezalandırma değil, öğretme ve rehberlik daha önemli bir yer tutar. Kadınlar, çocukların duygusal gelişimini göz önünde bulundurarak, onları anlamaya ve daha yumuşak yollarla doğru davranışları öğretmeye çalışırlar. Bu bağlamda "nush" (nazikçe uyarma) daha önemli bir kavram olabilir.

Birçok kadın, cezalandırmanın olumsuz sonuçlarını göz önünde bulundurarak, çocukların gelişimini desteklemek için daha çok pozitif disiplin yöntemlerini tercih eder. Çocukları yönlendirirken, onları cezalandırmak yerine hatalarını anlamalarına yardımcı olmayı hedeflerler. Örneğin, "Yaptığın şey yanlış, bunu yapmamayı öğrenmelisin" şeklinde bir yaklaşım, yalnızca hatayı düzeltmeye değil, aynı zamanda çocuğun psikolojik gelişimine de katkı sağlar.

Kadınların bakış açısına göre, disiplin sadece davranışları değiştirmekle ilgili değil, aynı zamanda bir bireyin sosyal ve duygusal gelişimiyle ilgilidir. Bu sebeple, kadınlar daha az "sert" ve "kesin" yöntemler kullanmaya eğilimlidirler.

Gerçek Dünya Örnekleri ve Veriler

Günümüzde, disiplinin ve cezanın toplum üzerindeki etkileri daha net bir şekilde anlaşılmaktadır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmada, fiziksel cezaların çocukların gelecekteki psikolojik sağlıklarını olumsuz etkileyebileceği ortaya çıkmıştır. 2019 yılında yapılan bir çalışmaya göre, ebeveynlerinin şiddetle disipline ettiği çocukların, ergenlik döneminde depresyon ve anksiyete gibi sorunlarla daha fazla karşılaştığı belirlenmiştir (Straus, 2019).

Bunun yanı sıra, disiplinin toplumsal ve kültürel bağlamda da farklılıklar gösterdiği görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde, pozitif disiplin yöntemleri yaygınken, bazı geleneksel toplumlarda hala fiziksel ceza kullanımı yüksek seviyelerdedir. Dünya Çocukları Savunma Derneği’nin 2020 raporuna göre, gelişmekte olan ülkelerde fiziksel disiplin oranları yüzde 30 civarındadır, ancak bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 10’un altına düşmektedir.

Tartışmaya Davet

“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” söylemi, günümüz toplumlarında ne kadar geçerli? Disiplin anlayışında değişen normlar, bireysel ve toplumsal gelişimi nasıl etkiler? Kadınlar ve erkeklerin disiplin konusundaki yaklaşımları arasındaki farklar nelerdir? Bu tür geleneksel ifadeler, toplumsal eşitlik ve insan hakları perspektifinden nasıl değerlendirilmelidir?

Bu konuyu tartışarak, modern toplumda disiplinin nasıl olması gerektiği üzerine hep birlikte daha fazla fikir edinebiliriz. Düşüncelerinizi ve deneyimlerinizi paylaşmak isterseniz, forumda görüşmek üzere!
 
Üst