Mal da yalan mülk de yalan sözünü kim söylemiştir ?

BebekBakicisi

Global Mod
Global Mod
"Mal da Yalan, Mülk de Yalan" Sözü Kime Aittir? Ve Bu Sözü Ne Anlamalıyız?

Daha önce sıkça karşılaştığınız bir atasözüdür: "Mal da yalan, mülk de yalan." İlk bakışta kulağa anlamlı bir öğüt gibi gelse de, bu sözü söylediği iddia edilen kişi ve sözü ne şekilde yorumlamamız gerektiği konusunda bazı sorular ortaya çıkıyor. Hayatımda çok kez mal ve mülk edinmenin, başarı ve güvence sağlamanın peşinden koştum. Ancak zamanla, gerçekten de "mal ve mülk" arayışının hayatı anlamlı kılmadığını fark ettim. Bu farkındalık, sözün doğruluğu üzerine düşünmeme neden oldu. Peki, bu söylem gerçekten neyi anlatıyor? Hangi bakış açıları bu sözü destekler ve hangi durumlar bu görüşü sorgulamamıza yol açar?
Kim Söyledi? Kaynağına Dair Tartışmalar

"Mal da yalan, mülk de yalan" sözünün kime ait olduğu hala kesinleşmemiştir. Birçok kişi, bu sözün ünlü Türk halk şairi Yunus Emre'ye ait olduğunu söylese de, bunun doğruluğu konusunda kesin bir kaynak bulunmamaktadır. Yunus Emre'nin yaşam tarzı ve öğretileri, bu sözü ona atfetmek için güçlü bir neden olsa da, bu sadece bir spekülasyondur. Çünkü Yunus Emre’nin yazılı eserlerinde, mal ve mülkün geçici olduğuna dair bir öğreti bulunmasına rağmen, bu spesifik ifade yer almaz. Bu, aslında atasözlerinin, zaman içinde halk arasında şekillenip kişileştirilmesinin bir örneğidir.

Günümüzde, bu sözün öğreti olarak kabul edilmesinin altında yatan, mal ve mülkün nihayetinde geçici olduğu ve kişiye kalıcı mutluluk ya da huzur getirmediği fikri yatmaktadır. Bu düşünce, yalnızca halk arasında değil, aynı zamanda pek çok düşünür ve yazara da ilham kaynağı olmuştur.
Mal ve Mülk: Değer Mi?

Bu sözün savunduğu temel düşünceye katılmak oldukça kolay olabilir, çünkü toplumlar tarih boyunca mal ve mülk edinmenin peşinden koşmuş, ancak sonunda insanların bu çabalarının, yalnızca geçici bir tatmin sağladığı görülmüştür. Birçok insan için ev almak, araba almak veya belirli bir maddi düzeye ulaşmak, hayatlarının en büyük hedefi olmuştur. Ancak, bu çabaların ardından gelen tatminsizlik duygusu, bazen insanları arayışlarını yeniden sorgulamaya iter.

Mülk sahibi olmanın insanı tam anlamıyla mutlu etmediği çok kez gözlemlenmiştir. Örneğin, dünyaca ünlü zenginlerin yaşamına bakıldığında, maddi varlıkların onların kişisel huzurlarına ya da ruhsal sağlıklarına katkıda bulunmadığını görebiliriz. Steve Jobs, Elon Musk gibi figürler, büyük bir maddi güce sahip olsalar da, hayatlarının son dönemlerinde daha çok manevi değerler ve toplumsal sorumluluklarla ilgilenmeye başlamışlardır.

Ancak, mal ve mülk edinmenin bu kadar basit bir şekilde geçici olduğu düşüncesini de sorgulamak gerekir. İnsanların güvence arayışı, bazen maddi birikim ve mülk edinme gerekliliğini doğurur. Özellikle, ekonomik güvencenin olmadığı, savaşların ve felaketlerin sıkça yaşandığı toplumlarda mal ve mülk, hayatta kalma ve aileyi koruma açısından kritik bir anlam taşır. Burada mülkün "yalan" olduğu düşüncesi, biraz fazla soyut ve idealist bir yaklaşım olabilir.
Erkekler ve Stratejik Perspektif: Mülk Sahipliği ve Güvence Arayışı

Erkeklerin, tarihsel olarak, özellikle ailelerinin geleceğini güvence altına almak adına mal ve mülk edinmeye daha fazla eğilimli oldukları gözlemlenmiştir. Yatırım yapma, stratejik planlama ve maddi güvence arayışı erkeklerin daha çok ön planda olduğu alanlardır. Kadınların ise, mülk sahibi olma arzusu çoğunlukla daha toplumsal bağlamda şekillenir. Erkekler genellikle “başarı” ve “güç” kavramlarıyla ilişkilendirilirken, kadınların mülk edinme eğilimleri daha çok “güvenlik” ve “toplumsal aidiyet” ile bağlantılıdır.

Bu fark, geleneksel cinsiyet rolleri ve toplumsal yapılarla alakalıdır. Erkekler, başarıyı genellikle sahip olunan şeylerle ölçerken, kadınlar toplumla kurdukları ilişkiler üzerinden değer bulur. Bu nedenle erkeklerin stratejik bakış açıları, bazen bu tür mal ve mülk edinme arayışını mantıklı kılabilir. Ancak burada önemli olan, bu stratejilerin, kişinin iç huzurunu ya da anlam arayışını ne ölçüde tatmin ettiği sorusudur.
Kadınlar ve Toplumsal Bağlam: Mal ve Mülk, Güvenlikten Daha Fazlası mı?

Kadınların bakış açısı ise, genellikle empatik ve ilişkisel bir yaklaşımla şekillenir. Mülk ve mal edinmenin onlara sunduğu güvence, yalnızca kendilerini değil, aynı zamanda ailelerini ve sevdiklerini de kapsar. Kadınlar için bu süreç, maddi güvenceye ek olarak, toplumsal rol ve sorumlulukların bir parçasıdır. Ancak, bu sözü kadınlar açısından değerlendirdiğimizde, mal ve mülk edinme düşüncesi her zaman geçici bir değer taşımaz. Kadınlar, aile kurma, çocuk yetiştirme ve toplumsal dayanışma gibi uzun vadeli hedefler doğrultusunda, mülk edinmenin kalıcı anlamlar taşıdığını hissedebilirler.

Sözü savunmak ya da sorgulamak, kişisel değerler ve toplumun ekonomik yapısına bağlıdır. Pek çok kadının toplumdan gördüğü eşitsizliklerle mücadele ederken, mal ve mülk sahibi olma arzusu, toplumsal güç kazanmanın bir aracı olabilir.
Sonuç: Mal ve Mülk Gerçekten Yalan mı?

Sonuç olarak, "mal da yalan, mülk de yalan" sözü, insanın manevi değerlerle bir ilişki kurması gerektiğini anlatan güçlü bir öğüttür. Ancak bu sözün, her durumda ve herkes için geçerli olduğu söylenemez. Bazen, maddi güvence arayışı insanlar için bir zorunluluk, bir koruma şekli olabilir. Bu nedenle, sözü ne kadar kabul edersek edelim, sadece maddi şeylerle hayatı anlamlandıran bir yaşamın uzun vadede tatmin edici olup olmayacağı hala tartışmaya açıktır.

Sizce, mal ve mülk edinmek gerçekten de bir yanılsamadan ibaret mi? Yoksa bu arayış, toplumsal düzenin bir gerekliliği olarak mı kabul edilmelidir? Görüşlerinizi paylaşarak tartışmamıza katkı sağlayabilirsiniz.
 
Üst