Karar gazetesi muharriri Mehmet Ocaktan, 11. yüzyıldan itibaren Müslüman toplumların içine kapandığını ve bilimsel ihtilallere geç kaldığını belirterek, “Kabul etmek gerekiyor ki Müslüman dünya aklı ve bilimi temel alan bir yaklaşımı kaybettiği için bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yalnızca bir müşterisi olarak kalmış, kendi toplumlarını inanç ortasında yaşatacak bir ‘hukuk devleti’ de inşa edememişlerdir.
Çünkü Müslüman dünyanın zihin kodları hala ‘halifelik hayali’ne irtibatlı olarak işlemektedir. Bu anlayışa bakılırsa Batı dünyası sapkınlık ortasındadır, bunun niçini de materyalizmdir. Batı’nın bu sapkınlıktan kurtulabilmesi için Müslümanların ‘cihat’ fikrine bağlı kalarak halifeliğin bir daha tesis edilmesi elzemdir.” diye yazdı.
Günümüz Müslüman ülkelerin halklarına ekonomik refah sağlayamadığını, despotik idarelere mahkum olduğunu kaydeden Ocaktan, “Düşünün ki Türkiye üzere uzun bir demokrasi deneyimine sahip bir ülkede bile hala bu zihinsel kirliliğin ileri devam ettiği için otokratik anlayışlar siyasette prim yapabilmekte, ‘ideolojik din’ anlayışı üzerinden beşerler ifsat edilebilmektedirler.
Maalesef bugün Türk siyasetine taraf veren anlayışın temel yaklaşımı da öbür Müslüman toplumlardan farklı değildir. Zira, niye Müslüman ülkelerin de gelişmiş ülkeler üzere bir hukuk devleti inşa edemediklerini sorgulamak yerine, içine düştükleri sefalet tablosundan ya ‘dış güçler’i sorumlu tutmakta, ya da komplo teorileriyle teselli bulmaktadırlar.” sözlerini kullandı.
Yazının tamamı
Çünkü Müslüman dünyanın zihin kodları hala ‘halifelik hayali’ne irtibatlı olarak işlemektedir. Bu anlayışa bakılırsa Batı dünyası sapkınlık ortasındadır, bunun niçini de materyalizmdir. Batı’nın bu sapkınlıktan kurtulabilmesi için Müslümanların ‘cihat’ fikrine bağlı kalarak halifeliğin bir daha tesis edilmesi elzemdir.” diye yazdı.
Günümüz Müslüman ülkelerin halklarına ekonomik refah sağlayamadığını, despotik idarelere mahkum olduğunu kaydeden Ocaktan, “Düşünün ki Türkiye üzere uzun bir demokrasi deneyimine sahip bir ülkede bile hala bu zihinsel kirliliğin ileri devam ettiği için otokratik anlayışlar siyasette prim yapabilmekte, ‘ideolojik din’ anlayışı üzerinden beşerler ifsat edilebilmektedirler.
Maalesef bugün Türk siyasetine taraf veren anlayışın temel yaklaşımı da öbür Müslüman toplumlardan farklı değildir. Zira, niye Müslüman ülkelerin de gelişmiş ülkeler üzere bir hukuk devleti inşa edemediklerini sorgulamak yerine, içine düştükleri sefalet tablosundan ya ‘dış güçler’i sorumlu tutmakta, ya da komplo teorileriyle teselli bulmaktadırlar.” sözlerini kullandı.
Yazının tamamı