Karar gazetesi Genel Yayın Direktörü İbrahim Kiras, müzikçi Gülşen‘in 4 ay evvel sarf ettiği kelamlar için tutuklanmasını değerlendirdiği yazısında, “Asıl problem bizim toplumumuzun bu denli kentleşme, epey çağdaşlaşma, bu kadar demokratikleşme sürecinin sonunda hâlâ millet haline gelememiş, millet olma nosyonunun hâlâ benimsenememiş olması. Millet yerine birbirinden nefret eden, kuşku duyan, korkan toplulukların oluşturduğu bir yığınla karşı karşıya olmamız.” sözlerini kullandı.
Türkiye’de her insanın birbiriyle kan davası varmış üzere davrandığını belirten Kiras, “ötürüsıyla insanlarımız kendi aşiretinden, kendi mahallesinden, kendi cemaatinden, kendi mezhebinden, kendi partisinden vs. olmayan beşerlerle temas kurmaktan, konuşmaktan, işbirliği yapmaktan korkuyorlar. İtimat olmayınca kuşku oluyor. Kuşku paranoyaya dönüşüyor evvel, daha sonra da nefrete ve düşmanlığa.
normal olarak, “toplumsal kompartımanlaşma”nın önünün alınmasını bırakın, her geçen gün daha da güçlenmesinin “yapısal olmayan” sebepleri de var. En başta da ülkedeki konjonktürel siyasi iklimin bu yapısal sorunu besleyip tahkim etmesi. Hâkim retoriğin kutuplaştırıcı karakterinin tesiri… Bunun kararı olarak ülkenin meselelerini çözmeyi değil, ülkeyi ele geçirmeyi hedefleyen bir bakış açısının (Kimden ele geçireceğiz? Birbirimizden) her kısımdan insanımızı esir almış olması.
Şarkıcı Gülşen olayında bir kez daha tezahür etmiş bulunan “asıl mesele” işte bu.” diye yazdı.
Yazının tamamı
Türkiye’de her insanın birbiriyle kan davası varmış üzere davrandığını belirten Kiras, “ötürüsıyla insanlarımız kendi aşiretinden, kendi mahallesinden, kendi cemaatinden, kendi mezhebinden, kendi partisinden vs. olmayan beşerlerle temas kurmaktan, konuşmaktan, işbirliği yapmaktan korkuyorlar. İtimat olmayınca kuşku oluyor. Kuşku paranoyaya dönüşüyor evvel, daha sonra da nefrete ve düşmanlığa.
normal olarak, “toplumsal kompartımanlaşma”nın önünün alınmasını bırakın, her geçen gün daha da güçlenmesinin “yapısal olmayan” sebepleri de var. En başta da ülkedeki konjonktürel siyasi iklimin bu yapısal sorunu besleyip tahkim etmesi. Hâkim retoriğin kutuplaştırıcı karakterinin tesiri… Bunun kararı olarak ülkenin meselelerini çözmeyi değil, ülkeyi ele geçirmeyi hedefleyen bir bakış açısının (Kimden ele geçireceğiz? Birbirimizden) her kısımdan insanımızı esir almış olması.
Şarkıcı Gülşen olayında bir kez daha tezahür etmiş bulunan “asıl mesele” işte bu.” diye yazdı.
Yazının tamamı