20 yılı Genel Yayın Direktörü olmak üzere 35 yıl aralıksız çalıştığı Hürriyet’in kasım ayında yollarını ayırdığı Ertuğrul Özkök, eşinin ismine gönderme yapan “Tansu’ya Mektuplar” başlığı altında yazılarını sürdürüyor. Yazılarını “newsletter” olarak geniş bir kümeye gönderen Özkök, son yazısında, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak‘ın “Burası Çok Önemli! – Güçten İktisada Tam Bağımsız Türkiye” kitabını yorumladı. Berat Albayrak’la mülakat yapıyormuş üzere bir kıymetlendirme yazısı kaleme alan Özkök, sorularına cevapları da kitaptan verdi.
Özkök’ün “Tansu’ya Mektuplar” dizisinde “Berat Albayrak’a sordum, “Neresi fazlaca önemli”; bana 11 nokta saydı” başlıklı yazısı şu biçimde:
Dün Bodrum’daydım.
Gece, Manchester United-Tottenham maçından daha sonra eski Hazine ve Maliyle Bakanı Berat Albayrak’ın merakla beklediğim kitabını okumaya başladım.
Altını çize çize okuduğum kitap, sonraki gün saat 11.00 civarında bitmişti.
Bu ortada gece 6 saat de uyudum.
Kitap vitrinde var fakat raflarda yok
Bu kitapla ilgili birinci kıymetlendirme yazılarından birinde iki şey dikkatimi çekmişti:
(*) Bir: Kitabın ortasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ismi yalnızca bir sefer geçiyor.
(*) İki: Kitap İstanbul’daki D&R mağazalarında sıkıntı bulunacak bir yerde.
Kitabı bendilk evvel yazan arkadaşlarımız, İstanbul D&R mağazasında sıkıntı bulduğunu belirtmişti.
Kitabı dün Bodrum Marina’daki D&R mağazasından aldım.
Vitrinde en az 10 tane vardı.
Arcak içerde ne girişteki platformda sergilenen kitaplar içinde, ne “Yeni Çıkanlar” , ne “Çok Satanlar” içinde, ne de toplumsal ve siyasi içerikli kitapların satıldığı kısımda de vardı…
Bunun üzerine vazifelilerden birine sormak zorunda kaldım.
Para ödeme kısmının yanında iki tane vardı. Birini bana verdiler.
Erdoğan’ın ismi kitapta sahiden bir kere mı geçiyor?
İkincisi…
Yazılarda “” yalnızca bir kez geçiyor diyorlardı.
Düzelteyim…
Hayır bir kez bile geçmiyor.
Yalnızca giriş kısmında bir teşekkür cümlesi var.
Orada da yalnızca “Sayın Cumhurbaşkanımıza” sözü.
Yani Tayyip Erdoğan ismi geçmiyor.
Fakat haksızlık etmemek için çabucak şunu belirteyim.
Kitapta yalnızca 4 kişinin ismi geçiyor.
O da girişte, bakanlıkta “beraber çalıştığı” ve kitabın hazırlanmasında katkısı bulunan 4 kişi…
Bunun haricinde kitabın ana kısmında bir tek kişinin bile ismi geçmiyor.
Kitapta dikkatimi çeken bir şey daha var.
FETÖ ve Fethullah Gülen’den de hiç kelam edilmiyor. İki başka yerde epey kısa olarak birinde, “İhanet çetesi” ötekinde “Darbeciler” (153) olarak kelam ediliyor.
Yani tahminen de hayatımda okuduğum ortasında hiç isim geçmeyen tek kitap buydu.
İtiraf edeyim, ortasında isim geçmeyen bir kitabı anlatmak da zordur.
O niçinle bu kitabı yazarken, değişik bir şekil deneyeceğim.
Güya Berat Albayrak’la mülakat yapıyormuş üzere davranacağım.
Yani ben birtakım hayali sorular soracağım.
Yanıtlarını ise kitaptan tek söz bile değiştirmeden aktaracağım.
Tahminen bu yolla kitap tanıtımını daha ilgi cazip hale getirebilirim.
Soracağım sorular hayali…Yani kendi kendime sorduğum sorular. Kitapta gördüğüm en değişik yerlerle ilgili…
Yanıtlar ise kitaptan alınmış gerçek cümleler.
İstifa ettikten daha sonra birinci işim, ‘ilk göz ağrımın’ peşine düşmekti
(*) Kitapta anlattığınıza bakılırsa 8 Kasım 2020’de istifa ettikten daha sonra “İlk göz ağrınızın peşine düşmüşsünüz.
“2001 yazında işimden istifa ederek ABD’ye gitme sonucu aldım. Az birikimim vardı. Üniversite senelerımda aldığım Fiat Uno arabayı satarak kendime sermaye yaptım. ( Unutamadığım birinci göz ağrım 1996 model Fiat Uno otomobilimin izini sürüp 2021 yılında ona bir daha kavuşmam yazgımın farklı bir cilvesiydi.)
Bakan olduğumu öğrendiğim an, bir öbür haber daha geldi
(*) Bakanlık koltuğuna oturduğunuz dakikalarda epeyce enteresan bir şey olmuş. Onu anlatır mısınız?
“24 Kasım 2015… Güç ve Doğal Kaynaklar Bakanı olarak bakılırsave başladık. Kabine belirtildiğı saatlerde Rus uçağının düştüğü haberini aldık. Rusya, doğal gaz ithalatımızda en büyük hisseye sahip ülkeydi. bu biçimdece işe büyük bir krizle başlamış olduk.”
2016’daki o toplantıya katılanların ismini sonrasındasında nerede gördüm?
(*) Kitapta size bağlı Güç Bakanlığı müsteşarının Dışişleri Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan birtakım bireylerle yaptığı bir görüşmeden kelam ediyorsunuz. O toplantıya katkılan kimi bireyler, sizin “Akdeniz’de daha faal ve agresif siyaset izlemenize ‘ABD ve AB ne der’ diye karşı çıktığını yazıyorsunuz. daha sonra ne oldu?
“Çok ibretlik ve dramatik bir şey oldu. O toplantılardan kısa bir vakit daha sonra, 15 Temmuz’un çabucak ertesinde, o itirazları yapan isimlerden kimilerinin ihanet şebekesi ortasında olduğu ortaya çıktı.”
Kara cuma kur saldırısını nasıl muvaffakiyetle savdık?
(*) Kitabınızda bir “Kara Cuma’dan’ kelam ediyorsunuz. Tam tarihi ile 22 Mart 2019 günü, yani mahallî seçimden 9 gün evvel büyük bir Amerikan bankası ‘TL bedel kaybedecek, döviz satın’ diye bir görüş yayınlamış. Sizin deyişinizle bir kur saldırısı başlamış.
“25-29 Mart tarihleri içinde yabancı yatırımcılar Türk Lirası’nda çok yüksek ölçüde açığa satış yaptılar. Lakin o günlerde 5.80 düzeyinde olan dolar kurunu seçim öncesi kademe kademe 10 TL’ye kadar taşımaktı. Ağustos’daki taarruzdan epey daha yüksek bulunmasına karşın bu operasyonu epeyce daha başarılı atlattık. Bu saldırıyı yapan yabancı bankalar milyarlarca lira ziyan ettiler.”
Bugün kuru kim yükseltiyor, bir daha dış güçler mi?
(*) Kur bugün 15 TL düzebir daha geldi. bir daha bir dış güç saldırısı mı var?
“Bugün Türkiye aleyhine yurt dışı kaynaklı spekülatif bir akın gerçekleştirmek eskisi kadar kolay değil. Zira bu akınları yaparken kullandıkları araçlar artık ellerinde yok. Bunun da ötesinde bu üzere araçlara dokunduklarında ellerinin yanacağının da farkındalar.”
Özel bankacılar, ‘milli şuuru’ olmayan, tembel plaza bankacıları
(*) Kitapta Türkiye’deki özel bankalarla ilgili görüşleriniz pek ağır. ‘Bankacılık bölümümüzde ulusal şuur eksikliği var’ diyorsunuz. Ne düşünüyorsunuz bu bankalarla ilgili?
“Özel bankalarımızdan hepimiz şunları bekliyoruz. ‘Biz kârımıza bakarız, kaynak verimliliğinin yahut ulusal gelirin arttırılması bizim işimiz değil’ diyerek bir kenara çekilmemeli…”
“Ülkemizde ‘teminat ve kefalet bankacılığı’ diye tabir edilen ‘tembel bankacılık’ ya da ‘plaza bankacılığı’ da denen bir anlayış var.”
Ben ayrılmadan evvel siyaset faizi 8.25’e inmişti
(*) Bugünlerde siyaset faizi epey tartışılıyor. Şu an için 14 seviyesinde. Sizin son devrinizde bu faiz neydi?
“(Pandemiye karşın gerilen faiz başlıklı bölümden) Merkez Bankası 20 Nisan 2020 tarihli Enflasyon Raporu’nda yıl sonu enflasyonununu 7.4 olarak ilan etmişti. …”
“Bu kestirimler ışığında TCMB Ocak-Mayıs devrinde pandemiden etkilenen hane halkı ve iş dünyasını desteklemek emeliyle siyaset faizini kademeli olarak yüzde 11.25’e yüzde 8.25’e indirdi.”
Yüzde 25’le aldığım enflasyonu tek haneye indirip, devrettim
(*) Sizin döneminize ilişkin enflasyon bilançonuz nedir?
(Sayfa 265) Enflasyonla gayrette para ve maliye siyasetleri içinde tam bir ahenk yakalayarak, yüzde 25’ler düzeyinde devraldığımız enflasyonu bir yıl ortasında tek hanelerde indirdik. Covid -19 periyodundaki güçlü şartlara karşın enflasyonu yüzde 11’ler düzeyinde tuttuk.”
Niçin istifa ettim, işte niçini şudur
(*) Kitabın son sayfası, öteki sayfalardaki rasyonel ve kuru anlatımdan fazlaca farklı. Muhakkak ki istifanız sizi fazlaca etkilemiş. niye istifa ettiniz?
“Yakın tarihimizin tahminen de en büyük kara propaganda ve iftiralarına maruz kaldım…Hem şahsıma birebir vakitte aileme yönelik sayısız ataklara sabredip direnmek kolay değildi…”
Destekleyen kimse olmasa bile kesinlikle bilen ‘biri’ var
(*) bir daha kitabın son sayfasında, gençlere dediğiniz dramatik kelamlardan şunu çıkardım. Güya fazlaca yalnız bırakılmış üzere bir ruh haliniz var.
Ve benim son kelamım: Galiba kitabın ismindeki “Burası Çok Önemli” sözünün tam oturduğu yer de bu son sayfa
(*) Berat Albayrak: “Burası Çok Kıymetli: Güçten İktisada Tam Bağımsız Türkiye” Turkuaz Yayınları, Mart 2022…
Özkök’ün “Tansu’ya Mektuplar” dizisinde “Berat Albayrak’a sordum, “Neresi fazlaca önemli”; bana 11 nokta saydı” başlıklı yazısı şu biçimde:
Dün Bodrum’daydım.
Gece, Manchester United-Tottenham maçından daha sonra eski Hazine ve Maliyle Bakanı Berat Albayrak’ın merakla beklediğim kitabını okumaya başladım.
Altını çize çize okuduğum kitap, sonraki gün saat 11.00 civarında bitmişti.
Bu ortada gece 6 saat de uyudum.
Kitap vitrinde var fakat raflarda yok
Bu kitapla ilgili birinci kıymetlendirme yazılarından birinde iki şey dikkatimi çekmişti:
(*) Bir: Kitabın ortasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ismi yalnızca bir sefer geçiyor.
(*) İki: Kitap İstanbul’daki D&R mağazalarında sıkıntı bulunacak bir yerde.
Kitabı bendilk evvel yazan arkadaşlarımız, İstanbul D&R mağazasında sıkıntı bulduğunu belirtmişti.
Kitabı dün Bodrum Marina’daki D&R mağazasından aldım.
Vitrinde en az 10 tane vardı.
Arcak içerde ne girişteki platformda sergilenen kitaplar içinde, ne “Yeni Çıkanlar” , ne “Çok Satanlar” içinde, ne de toplumsal ve siyasi içerikli kitapların satıldığı kısımda de vardı…
Bunun üzerine vazifelilerden birine sormak zorunda kaldım.
Para ödeme kısmının yanında iki tane vardı. Birini bana verdiler.
Erdoğan’ın ismi kitapta sahiden bir kere mı geçiyor?
İkincisi…
Yazılarda “” yalnızca bir kez geçiyor diyorlardı.
Düzelteyim…
Hayır bir kez bile geçmiyor.
Yalnızca giriş kısmında bir teşekkür cümlesi var.
Orada da yalnızca “Sayın Cumhurbaşkanımıza” sözü.
Yani Tayyip Erdoğan ismi geçmiyor.
Fakat haksızlık etmemek için çabucak şunu belirteyim.
Kitapta yalnızca 4 kişinin ismi geçiyor.
O da girişte, bakanlıkta “beraber çalıştığı” ve kitabın hazırlanmasında katkısı bulunan 4 kişi…
Bunun haricinde kitabın ana kısmında bir tek kişinin bile ismi geçmiyor.
Kitapta dikkatimi çeken bir şey daha var.
FETÖ ve Fethullah Gülen’den de hiç kelam edilmiyor. İki başka yerde epey kısa olarak birinde, “İhanet çetesi” ötekinde “Darbeciler” (153) olarak kelam ediliyor.
Yani tahminen de hayatımda okuduğum ortasında hiç isim geçmeyen tek kitap buydu.
İtiraf edeyim, ortasında isim geçmeyen bir kitabı anlatmak da zordur.
O niçinle bu kitabı yazarken, değişik bir şekil deneyeceğim.
Güya Berat Albayrak’la mülakat yapıyormuş üzere davranacağım.
Yani ben birtakım hayali sorular soracağım.
Yanıtlarını ise kitaptan tek söz bile değiştirmeden aktaracağım.
Tahminen bu yolla kitap tanıtımını daha ilgi cazip hale getirebilirim.
Soracağım sorular hayali…Yani kendi kendime sorduğum sorular. Kitapta gördüğüm en değişik yerlerle ilgili…
Yanıtlar ise kitaptan alınmış gerçek cümleler.
İstifa ettikten daha sonra birinci işim, ‘ilk göz ağrımın’ peşine düşmekti
(*) Kitapta anlattığınıza bakılırsa 8 Kasım 2020’de istifa ettikten daha sonra “İlk göz ağrınızın peşine düşmüşsünüz.
“2001 yazında işimden istifa ederek ABD’ye gitme sonucu aldım. Az birikimim vardı. Üniversite senelerımda aldığım Fiat Uno arabayı satarak kendime sermaye yaptım. ( Unutamadığım birinci göz ağrım 1996 model Fiat Uno otomobilimin izini sürüp 2021 yılında ona bir daha kavuşmam yazgımın farklı bir cilvesiydi.)
Bakan olduğumu öğrendiğim an, bir öbür haber daha geldi
(*) Bakanlık koltuğuna oturduğunuz dakikalarda epeyce enteresan bir şey olmuş. Onu anlatır mısınız?
“24 Kasım 2015… Güç ve Doğal Kaynaklar Bakanı olarak bakılırsave başladık. Kabine belirtildiğı saatlerde Rus uçağının düştüğü haberini aldık. Rusya, doğal gaz ithalatımızda en büyük hisseye sahip ülkeydi. bu biçimdece işe büyük bir krizle başlamış olduk.”
2016’daki o toplantıya katılanların ismini sonrasındasında nerede gördüm?
(*) Kitapta size bağlı Güç Bakanlığı müsteşarının Dışişleri Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan birtakım bireylerle yaptığı bir görüşmeden kelam ediyorsunuz. O toplantıya katkılan kimi bireyler, sizin “Akdeniz’de daha faal ve agresif siyaset izlemenize ‘ABD ve AB ne der’ diye karşı çıktığını yazıyorsunuz. daha sonra ne oldu?
“Çok ibretlik ve dramatik bir şey oldu. O toplantılardan kısa bir vakit daha sonra, 15 Temmuz’un çabucak ertesinde, o itirazları yapan isimlerden kimilerinin ihanet şebekesi ortasında olduğu ortaya çıktı.”
Kara cuma kur saldırısını nasıl muvaffakiyetle savdık?
(*) Kitabınızda bir “Kara Cuma’dan’ kelam ediyorsunuz. Tam tarihi ile 22 Mart 2019 günü, yani mahallî seçimden 9 gün evvel büyük bir Amerikan bankası ‘TL bedel kaybedecek, döviz satın’ diye bir görüş yayınlamış. Sizin deyişinizle bir kur saldırısı başlamış.
“25-29 Mart tarihleri içinde yabancı yatırımcılar Türk Lirası’nda çok yüksek ölçüde açığa satış yaptılar. Lakin o günlerde 5.80 düzeyinde olan dolar kurunu seçim öncesi kademe kademe 10 TL’ye kadar taşımaktı. Ağustos’daki taarruzdan epey daha yüksek bulunmasına karşın bu operasyonu epeyce daha başarılı atlattık. Bu saldırıyı yapan yabancı bankalar milyarlarca lira ziyan ettiler.”
Bugün kuru kim yükseltiyor, bir daha dış güçler mi?
(*) Kur bugün 15 TL düzebir daha geldi. bir daha bir dış güç saldırısı mı var?
“Bugün Türkiye aleyhine yurt dışı kaynaklı spekülatif bir akın gerçekleştirmek eskisi kadar kolay değil. Zira bu akınları yaparken kullandıkları araçlar artık ellerinde yok. Bunun da ötesinde bu üzere araçlara dokunduklarında ellerinin yanacağının da farkındalar.”
Özel bankacılar, ‘milli şuuru’ olmayan, tembel plaza bankacıları
(*) Kitapta Türkiye’deki özel bankalarla ilgili görüşleriniz pek ağır. ‘Bankacılık bölümümüzde ulusal şuur eksikliği var’ diyorsunuz. Ne düşünüyorsunuz bu bankalarla ilgili?
“Özel bankalarımızdan hepimiz şunları bekliyoruz. ‘Biz kârımıza bakarız, kaynak verimliliğinin yahut ulusal gelirin arttırılması bizim işimiz değil’ diyerek bir kenara çekilmemeli…”
“Ülkemizde ‘teminat ve kefalet bankacılığı’ diye tabir edilen ‘tembel bankacılık’ ya da ‘plaza bankacılığı’ da denen bir anlayış var.”
Ben ayrılmadan evvel siyaset faizi 8.25’e inmişti
(*) Bugünlerde siyaset faizi epey tartışılıyor. Şu an için 14 seviyesinde. Sizin son devrinizde bu faiz neydi?
“(Pandemiye karşın gerilen faiz başlıklı bölümden) Merkez Bankası 20 Nisan 2020 tarihli Enflasyon Raporu’nda yıl sonu enflasyonununu 7.4 olarak ilan etmişti. …”
“Bu kestirimler ışığında TCMB Ocak-Mayıs devrinde pandemiden etkilenen hane halkı ve iş dünyasını desteklemek emeliyle siyaset faizini kademeli olarak yüzde 11.25’e yüzde 8.25’e indirdi.”
Yüzde 25’le aldığım enflasyonu tek haneye indirip, devrettim
(*) Sizin döneminize ilişkin enflasyon bilançonuz nedir?
(Sayfa 265) Enflasyonla gayrette para ve maliye siyasetleri içinde tam bir ahenk yakalayarak, yüzde 25’ler düzeyinde devraldığımız enflasyonu bir yıl ortasında tek hanelerde indirdik. Covid -19 periyodundaki güçlü şartlara karşın enflasyonu yüzde 11’ler düzeyinde tuttuk.”
Niçin istifa ettim, işte niçini şudur
(*) Kitabın son sayfası, öteki sayfalardaki rasyonel ve kuru anlatımdan fazlaca farklı. Muhakkak ki istifanız sizi fazlaca etkilemiş. niye istifa ettiniz?
“Yakın tarihimizin tahminen de en büyük kara propaganda ve iftiralarına maruz kaldım…Hem şahsıma birebir vakitte aileme yönelik sayısız ataklara sabredip direnmek kolay değildi…”
Destekleyen kimse olmasa bile kesinlikle bilen ‘biri’ var
(*) bir daha kitabın son sayfasında, gençlere dediğiniz dramatik kelamlardan şunu çıkardım. Güya fazlaca yalnız bırakılmış üzere bir ruh haliniz var.
Ve benim son kelamım: Galiba kitabın ismindeki “Burası Çok Önemli” sözünün tam oturduğu yer de bu son sayfa
(*) Berat Albayrak: “Burası Çok Kıymetli: Güçten İktisada Tam Bağımsız Türkiye” Turkuaz Yayınları, Mart 2022…