Dinimiz İslam'Da Kalu Bela Nedir ?

Selin

New member
Dinimiz İslam’da Kalu Bela Nedir?

İslam’da “kalu bela” terimi, Allah’ın insanları yaratmadan önce, onların iman ve ahlaki durumu hakkında verdikleri bir sözleşmeyi ifade eder. Bu olay, insanların dünya hayatına gelmeden önce, bir arada bulundukları bir zaman diliminde Allah tarafından kendilerine sorulan ve verdikleri cevabın kayıt altına alındığı bir süreçtir. Kalu bela, Arapça bir terim olup, “kalu” (dediler) ve “bela” (söz, yemin) kelimelerinden türetilmiştir. Kalu bela, insanların ruhlarının, bedenleri yaratılmadan önce Allah’a karşı verdikleri söz olarak kabul edilir.

Kalu Bela'nın Anlamı ve Kökeni

Kalu bela olayı, İslam inancına göre ruhların yaratılmasından önce Allah’ın tüm insanlardan imanlarını onaylatması ve kabul etmesini istediği bir olaydır. Kalu bela, özellikle Kur’an-ı Kerim’de ve bazı hadislerde yer alır. Bu olayın temeli, insanın varoluşuyla ilgili olan bir hikmetten kaynaklanmaktadır. İnsanlar, Allah’ın varlığını kabul etmiş ve ona itaat etmeyi kabul etmiştir. Bu, insanın özgür iradesiyle yaptığı bir tercih değil, Allah’ın iradesinin bir gereğidir. Allah, yaratılmadan önce insanlara seslenmiş ve onların imanlarını kabul etmişlerdir.

Kur’an’da, bu olayla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur: "Ve rabbânız, beni ve sizin Rabbiniz değil midir?" (Araf, 172). Bu ayet, Allah’ın insanlara bu sözleşmeyi hatırlatmak için yaptığı bir sorgudur. İnsanlar bu soruya “Evet, biz şahit olduk” (belâ) diye cevap vermişlerdir. Bu ayet, kelime anlamı itibariyle, insanların Allah’a iman etmeye önceden razı olduklarını ve bu imanlarını kabul ettiklerini ortaya koymaktadır.

Kalu Bela'nın Hikmeti ve Anlamı

Kalu bela olayının bir diğer önemli yönü, insanın hayatındaki özgür irade ve sorumluluk anlayışını açıklamaktır. Allah, insanları yaratmadan önce onların imanlarını kabul ettirmiştir. Bu, onların dünya hayatında özgür irade ile doğruyu yanlıştan ayırabilme, Allah’a inanma ve O’nun emirlerine uyma konusunda sorumlu olacaklarını ifade eder. İnsanlar, bu dünyada ne kadar özgür bir şekilde yaşamış olsalar da, aslında kalu bela sürecinde verilen söz, onların gerçek sorumluluklarını belirlemiştir.

İslam’da kalu bela, Allah’ın tüm insanlardan iman ve sorumluluk beklentisini dile getiren bir olgudur. Bu, insanların dünyada başlarına gelen olayların, testlerin ve sınavların arka planında yatan bir anlamı ortaya koyar. İnsan, kendi iradesiyle doğruyu ve yanlışı ayırt etme yeteneğine sahiptir, ancak bu yetenek, kalu bela sürecinde Allah’a karşı verdikleri söze dayanmaktadır.

Kalu Bela ve İnsanların Sözleşmesi

Kalu bela, insanın Rabbine karşı verdiği bir söz ve bu sözün bir anlamda “önceden kabul edilen bir anlaşma” olduğunu ifade eder. Bu anlaşma, Allah’ın insanları, O’nun emirlerine ve yasaklarına uygun şekilde yaşamaya davet etmesiyle bağlantılıdır. İslam’da, insanların bu dünyada karşılaştıkları her türlü zorluk, belâ, imtihan ve durum, kalu bela ile ilgili daha önce yapılan bir sözleşmenin sonucu olarak görülür.

İnsanlar, dünya hayatında karşılaştıkları sıkıntılar ve zorluklar karşısında Allah’ın kendilerinden beklentilerini yerine getirmeyi bir sorumluluk olarak kabul ederler. Kalu bela, insanın yalnızca imanını değil, aynı zamanda tüm davranışlarını ve ahlaki tutumunu Allah’ın emirlerine uygun hale getirmesini de ifade eder.

Kalu Bela Olayı Hangi Ayetlerde Geçer?

Kalu bela, Kur’an-ı Kerim’de Araf Suresi’nin 172. ayetinde belirtilmektedir. Bu ayette, Allah insanların ruhlarını yaratmadan önce onları sorgulamış ve onlara şöyle demiştir: “Ve hani rabbin, Âdemoğulları’nın sırtlarından zürriyetlerini alıp onları kendilerine şahit tutmuştu. ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ demişti. Onlar da, ‘Evet, şahit olduk’ demişlerdi.” Bu ayet, insanların yaratılmadan önceki ruhsal durumlarını ve Allah ile yapılan bu ahdi açıkça ifade etmektedir.

Ayrıca, hadislerde de kalu bela konusu üzerine çeşitli açıklamalar bulunmaktadır. Bu hadisler, insanın ahlaki ve dini sorumluluklarının kökenine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Hadislerde, Allah’ın her bir insanın ruhunu farklı zaman dilimlerinde yarattığı ve onların imanla ilgili sorusunu alıp verdikleri şahitlikleri kabul ettikleri anlatılmaktadır.

Kalu Bela’nın İnsan Hayatındaki Yeri

Kalu bela, insanın hayatında yalnızca dini bir öğreti değil, aynı zamanda felsefi bir anlam taşır. İnsan, dünya hayatına gelmeden önce verdiği sözle, hem kendisini hem de ahiretteki yerini belirlemiştir. Kalu bela, insanın özgür iradesinin ve sorumluluğunun bir teminatıdır. Bu bağlamda, insanlar dünyada yapacakları her şeyin sonunda Allah’a karşı sorumlu olacaklarını unutmamalıdırlar. İslam inancına göre, kalu bela, insanın fıtratındaki bir gerçektir ve bu, Allah’ın adaletinin bir yansımasıdır.

Bu anlamda, insanlar için verilen bu sözleşme, onların ahiretteki durumlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Her insan, dünya hayatında karşılaştığı durumlarda özgür iradesiyle hareket etse de, aslında kalu bela sürecinde Allah’a verdiği söz doğrultusunda bir yaşam sürdürmek zorundadır. Kalu bela, sadece insanların imanla ilgili bir olay değil, aynı zamanda hayatlarındaki tüm davranışlarını şekillendiren temel bir ilkedir.

Sonuç

Kalu bela, İslam'da insanın Rabbine karşı verdiği önceden kabul edilmiş bir sözleşme anlamına gelir. Allah, insanları yaratmadan önce onların imanını kabul ettirmiş ve onları sorumlu kılmıştır. İnsan, dünyada özgür iradesiyle hareket etse de, kalu bela sürecinde Allah’a karşı verdiği söz doğrultusunda sorumluluk taşır. Bu, insanın hayatında karşılaştığı tüm zorlukları ve imtihanları anlamlandıran önemli bir ilkedir. Kalu bela, İslam inancının temel öğretilerinden biri olarak, insanın Allah’a karşı sorumluluğunu ve ahlaki değerlerini belirleyen önemli bir hikmet taşır.
 
Üst