CHP’li Toprak: Seçmeni ahiretle tehdit edenlerin evvel millete hesap vermesi gerekiyor

taklaci09

Global Mod
Global Mod
CHP Genel Lider Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, AK Parti iktidarı, artık seçimde kendilerine oy vermeyenlerin öteki dünyada hesap vereceklerini, ahiretlerinin yanacağını öne sürüp tehdit ediyor. Seçmeni ahiretle tehdit edenlerin evvel millete hesap vermesi gerekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘hiç bir önder attığı adımdan daha sonra ‘Ben yanlış yaptım’ demez’ kelamları, demokrat ve akılcı olmayan, ortak akıl ve istişareyi dışlayan sakat bir siyasi zihniyetin dışa vurulmasıdır. Ülkenin içine sürüklendiği siyasi-ekonomik-diplomatik felaketin, hukuksuzlukların, toplumu ayrıştırma siyasetinin şuurlu biçimde sürdürüldüğünün itirafıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanlış yapmış olsa bile geri adım atmamayı, yanlış yaptığını kabullenmemeyi liderlik sanıyor. halbuki en büyük yanlışı ve yanılgısı bu. Türkiye iktisadının, hukuk devletinin ve dış siyasetin, kendisini ‘lider ve ekonomist’ ilan ederek yaptığı yanlışlar öncesindeki haliyle şimdiki halini bile kıyasladığımızda, ortada bir başkan olmadığı anlaşılıyor.


“Seçmeni ahiretle tehdit edenlerin, evvel millete hesap vermesi gerekiyor”

senelerca başörtüsü üzerinden istismar ve siyasi mağduriyet siyaseti izleyen AK Parti iktidarı, artık seçimde kendilerine oy vermeyenlerin öteki dünyada hesap vereceklerini, ahiretlerinin yanacağını öne sürüp tehdit ediyor. Seçmenlerin dini hislerini siyasi emelle kullanıyor. Seçmeni ahiretle tehdit edenlerin, evvel millete hesap vermesi gerekiyor.

Seçmenin hür iradesini yok sayan Cumhurbaşkanı ve iktidar sözcüleri, evvel, 20 yıllık icraatlarının, yolsuzluk, rüşvet ve usulsüzlüklerin, adaletsizliklerin hesabını versin. Bunun için öbür dünyayı beklemelerine gerek yok. Millet iradesinin temsil edildiği TBMM’de, siyasi baskılardan arınmış yargı önünde hesap vermekten kaçmasınlar.

Borsa İstanbul’da siyasi gücü de gerisine aldığı anlaşılan tarihi vurgunda iktidarın suskunluğu dikkat çekiyor. Borsa tarihinin bu en büyük vurgunu, iktidardaki ahlaki ve kurumsal çöküşü, çürüme ve kokuşmayı gözler önüne serdi. Ağır misyon dikkatsizliği yapan SPK, BİST, DDK, BDDK ve TBB’nin tüm takımlarının yükle Saray’a yakın isimler olması, vurgunun bir öbür dikkat alımlı boyutudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu doğrultuda adım atmadıkça, DDK, SPK, BDDK’ya soruşturma talimatı vermedikçe ve cürüm duyurularını sürece koymayan savcılar harekete geçmedikçe bu borsa operasyonunun lekesi iktidarın üzerinde kalacaktır. İktidarımızda, reklam yüzü Hazine ve Maliye Bakanı olan bu soygun tüm boyutlarıyla araştırılacak, tüm sorumlulardan yargı önünde hesap sorulacaktır
.

Ocak-temmuz devrinde 14,5 milyar TL fiyatındaki bin 507 yeni yatırımın teşvik evrakı, yatırımcı yatırımdan vazgeçtiği için iptal edildi. Sanayi üretiminde sert düşüşler yaşanırken yeni yatırımların peş peşe iptal edilmesi, Türkiye’nin ağır bir üretimsizlik, yatırımsızlık ve işsizlik sürecine girdiğini gösteriyor.

Türkiye iktisadının yeni yatırım, üretim ve istihdam gereksinmesi had safhada iken teşvik dokümanı alarak fazlaca önemli avantajlar sağlanan yatırımlardan vazgeçilmesi, iktidarın sanayiciyi, yatırımcıyı ve imalatçıyı da yeni yatırım isteğinden soğuttuğunu gösteriyor. Önümüzdeki aylarda vazgeçilen yatırımlar niçiniyle teşvik evrakı iptallerinin daha da arttığına şahit olacağımızı, ülke iktisadının epey ağır bir daralma, sakinlik ve işsizlik artışıyla karşı karşıya kalacağını öngörmekteyim.


“Türkiye, besin enflasyonunda dünyada birinci beş ülke ortasına girdi”

Türkiye, besin enflasyonunda dünyada birinci beş ülke ortasına girdi. 20 yıldır uygulanan tarım ve hayvancılığı bitirme siyasetlerine karşın hâlâ ziraî üretimde dünyadaki birinci 10 ülkeden birisi olan Türkiye’nin besin enflasyonunda doruğa yerleşmesi, külliyen iktidarın bilerek ve isteyerek uyguladığı yanlış, basiretsiz ve öngörüsüz iktisat siyasetlerinin kararıdur.

Gıda enflasyonunda Türkiye’nin dünya beşincisi olmasının ardındaki yegâne etken, iktidarın faizi indirime ısrarının yol açtığı kur artışları ve bundan tetiklenen maliyet artışlarıyla TL’deki süratli bedel kayıplarının doruğa çıkarttığı enflasyon. Kur artışlarını dizginlemek için yürürlüğe konulan Kur Muhafazalı Mevduat (KKM) hesaplarına beş ayda Hazine’den 75,6 milyar TL kur farkı ödenirken Merkez Bankası’nın dövizden KKM’ye dönen hesap sahiplerine minimum Hazine kadar kur farkı ödediği göz önünde tutulduğunda KKM maliyeti 150 milyar TL’yi aşıyor.

Bir yılda siyaset faizi yüzde 19’dan 7 puan indimle 12’ye çekilirken faizin sebep olduğu sav edilen enflasyon, yüzde 19,59’dan 80,21’e yükseldi. Liralaşma ve TL’yi güçlendirme argümanıyla başlatılan faiz indirimleri, TL’de yüzde 58 kıymet kaybına ve dolar/TL kurunun 8,44’ten 18,40 liraya yükselmesine niye oldu.

Adını ne koyarlarsa koysunlar, gelinen evredeki gerçek, kendisini ‘ekonomist’ ilan edenlerin dediğinin bilakis ortada model diye bir şey olmadığı üzere, derme-çatma, günübirlik kararlarla ilan edilen çabucak tüm amaçlar başarısızlıkla sonuçlandı.


TOKİ açıklaması

Açıklanan 500 bin konutluk toplumsal konut projesine müracaat sayısı 4 milyonu aştı, başvuranlardan 2 milyar TL toplandı. TOKİ, 2019’dan bu yana meskenini alamayanlara ortalama en erken konut teslim müddetinin 36 ay olduğunu söylüyor. İktidar, 24 ayda 250 bin konut vaat ediyor.

İktidarın ödemesi imkansız peşinat ve taksitlerle ilan ettiği kampanya, bu haliyle bir toplumsal konut projesi olmaktan epeyce uzak. Buna karşın iki haftada 4 milyon kişinin müracaat yapması, barınma ve kira sıkıntısının ne kadar büyük bir toplumsal probleme dönüştüğünü ortaya koyuyor. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 kişilik işe 23 bin kişinin başvurduğunu görmezlikten gelerek ‘İşsizlik yok, çalışmak isteyene iş oldukca’ kelamlarıyla sergilediği gerçeklikten kopma hali, toplumsal konut projesinde de kendisini gösteriyor.

Avrupa ülkeleri, vatandaşlarının ve sanayi-ticaret işletmelerinin güç faturalarını hafifçeletmek, dayanak vermek için peş peşe adımlar atıyor. Türkiye’de ise durum içler acısı. İktidar, yaklaşan kış öncesinde elektrik ve doğal gaza yüklü artırımlar yaparak halka ve sanayiciye ‘ne halin var ise gör’ diyor.

İktidarı güç faturalarını sübvanse etmek için bütçedilk öncelikli kaynak ayırmaya, elektrik-doğal gaz fiyatlarını 1 Ekim 2022-1 Mayıs 2023 içinde sabitleyerek oluşacak fiyat farklarını bütçeden karşılamaya ve ülkede güç meblağlarında istikrar ve maliyet düşüşü için özelleştirilen elektrik ve doğal gaz dağıtımını kamulaştırmaya çağırıyorum.


“Ukrayna, ‘Rusya topraklarına saldıran ülke’ pozisyonuna gelecek”

Putin’in ‘kısmi seferberlik’ ilanı ve Doğu Ukrayna’da Rus ordusunun denetimindeki dört bölgede Rusya’ya katılmak için referandum sonucu alınması, kuzeyimizdeki savaşın yeni kademeye geçeceğini gösteriyor. Referandumda Rusya’ya katılma sonucu çıkarsa Rusya, bu bölgeleri ilhak ve Rus toprağı ilan edecek. Ukrayna, ‘Rusya topraklarına saldıran ülke’ pozisyonuna gelecek.

Kısmi seferberlik ilanı, Ukrayna-Rusya içindeki savaşın iddia edilenden daha uzun, şiddetli geçeceğini gösteriyor ve nükleer silah kullanılması ihtimalini artıyor. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin izlediği tarafsızlık ve istikrar siyasetini zora sokabilir. NATO, Türkiye’yi bağlayan kararlar alabilir. ABD ve batılı ülkelerin Rusya’ya karşı hal alma baskılarını artırabilir. Bugüne kadar ABD ve AB yaptırımlarına katılmayan Türkiye, her iki ülke içinde istikrar siyaseti izledi. Son imzalanan tahıl koridoru muahedesi bu açıdan fazlaca kıymetli bir etaptı.

Rusya’nın Ukrayna savaşıyla meşgul olması ve askeri gücünü tartıyla buraya kaydırması, Kafkasya’da bu boşluğu doldurma gayeli ABD teşebbüslerine yer hazırladı. Rusya, Ermenistan’ın askeri takviye talebini çatışmaların Ermenistan toprağında olmadığı sebebi öne sürülerek geri çevirdi.

Ukrayna-Rusya savaşı devam ederken Kafkasya’da Azerbaycan-Ermenistan içindeki ateşkesin bozulması, çatışmaların bir daha alevlenmesi karşısında Rusya, tartısını koyabilecek durumda değil ve ABD bunu fırsat olarak görüyor. Kafkaslarda Rus aktifliğini kırıp Amerikan aktifliğini oluşturabilmek için harekete geçmiş görünüyor. Azerbaycan ile doğal gaz mutabakatını iki katına çıkartan AB, Ermenistan’a direkt dayanak sağlayacak ve Azerbaycan’ı karşısına alabilecek pozisyonda değil. Önümüzdeki günler gerek Türkiye-Rusya gerekse Türkiye-ABD ve AB bağları açısından Kafkasya’da kritik gelişmelere aday görünüyor.” (ANKA)
 
Üst