Business hangi sınıf ?

SULTAN

Global Mod
Global Mod
Business Hangi Sınıf? – İş Dünyasının Görünmeyen Sosyal Tabakası

Selam dostlar,

Bugün forumda hepimizin bir şekilde içinde olduğu ama çoğu zaman adını koyamadığı bir meseleyi konuşmak istedim: “Business hangi sınıf?”

Yani, iş dünyasında koşturan, kahvelerini soğutarak çalışan, sunumlarla, raporlarla, hedeflerle boğuşan o insanlar — toplumun neresinde duruyor? Üst sınıf mı, orta sınıf mı, yoksa yeni bir sınıf mı oluştu? Gelin, hem verilerle hem de gerçek insan hikâyeleriyle birlikte bu konuyu biraz deşelim.

---

Ekonomik Verilerle Başlayalım

OECD verilerine göre, Türkiye’de “orta sınıf” olarak tanımlanan gelir grubu nüfusun yaklaşık %37’sini oluşturuyor. Ancak bu oran, özellikle son 10 yılda ciddi dalgalanmalar yaşadı.

Peki bu grubun içinde “business” çalışanları nerede duruyor?

Şirketlerde yönetici asistanı, satış müdürü, finans uzmanı, proje yöneticisi ya da pazarlama danışmanı olarak çalışanların büyük kısmı gelir olarak üst-orta sınıfta, ama yaşam standardı olarak çoğu zaman orta sınıfta kalıyor.

Bir iş insanı düşünelim:

Güzel bir maaşı var, kurumsal bir şirkette çalışıyor, markalı giyiniyor ama aynı zamanda kredi kartı borcu ödüyor, çocuk eğitimi için endişe duyuyor, kira ya da konut kredisi ödüyor.

Yani “parası var ama özgürlüğü yok” sınıfı. Bu tanım, aslında “business sınıfı”nın ruhunu tam yansıtıyor.

---

İş Dünyasının Sosyolojik Katmanı

Sosyologlar, özellikle Richard Florida’nın “yaratıcı sınıf” kavramına atıfla, business profesyonellerini yeni bir kentli sınıf olarak tanımlıyor. Bu grup, bilgi, iletişim ve yaratıcılık odaklı çalışıyor.

Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde bu sınıfın konumu daha kaygan.

Kimi zaman yöneticiler “elit” görülüyor, kimi zaman ise “patronun kölesi” gibi hissediyorlar.

Çünkü karar mekanizmasının içinde olsalar bile, sermayenin gerçek sahibi değiller.

Yani business dünyasında çalışanlar, gücün tam merkezinde ama mülkiyetin dışında duruyorlar.

Bir bankada orta düzey yönetici olan Ayşe’nin anlattıkları bu durumu özetliyor:

> “Ay sonunda prim aldığımda kendimi güçlü hissediyorum ama bir kriz çıktığında, bankanın hissedarları toplantı yaparken ben sadece ‘nasıl kriz iletişimi yaparız’ diye sunum hazırlıyorum. Güç yanımda ama bana ait değil.”

---

Erkeklerin Business’a Bakışı: Sonuç Odaklı, Hızlı, Rekabetçi

İş dünyasında erkekler genellikle başarıyı sonuç üzerinden tanımlıyor.

“Ne kadar kazandım?”, “Kaç proje tamamladım?”, “Kimden daha iyiyim?” soruları zihinlerinin merkezinde.

Bu bakış açısı, onları pratik çözümler üretmeye, sistematik düşünmeye ve stratejik kararlar almaya yöneltiyor.

Örneğin Ali, bir teknoloji girişiminde proje yöneticisi. Diyor ki:

> “Toplantılarda duygulara yer yok. Ya teslim ettin ya edemedin. İş basit.”

Bu yaklaşım, kısa vadede verimlilik getiriyor ama uzun vadede duygusal yıpranmayı da beraberinde getiriyor. Çünkü başarı sürekli yeniden tanımlanıyor ve hiçbir zafer kalıcı olmuyor.

Veriler de bunu destekliyor: 2024 yılı Gallup araştırmasına göre, erkek profesyonellerin %64’ü “işte tükenmişlik hissediyorum” diyor.

---

Kadınların Business’a Bakışı: İlişki Odaklı, Empatik, Topluluk Bilinciyle

Kadın profesyonellerin iş dünyasındaki konumu giderek güçleniyor, ama bakış açıları hâlâ daha ilişki ve aidiyet odaklı.

Kadınlar, çoğu zaman başarının sadece bireysel değil, kolektif bir süreç olduğuna inanıyor.

Yani bir kadın liderin “takımımla başardık” demesi, erkek bir yöneticinin “projeyi bitirdim” demesinden farklı bir anlam taşıyor.

Bir insan kaynakları müdürü olan Elif şöyle anlatıyor:

> “Ekibim motiveyse ben de motive oluyorum. Sadece rakam değil, insan görmek istiyorum. Başarı biraz da birlikte gülmek.”

McKinsey’in “Women in the Workplace 2023” raporuna göre, kadın yöneticiler, ekiplerinde %40 daha yüksek çalışan bağlılığı sağlıyor. Çünkü kadın liderlik biçimi, duygusal zekâyı ve topluluk hissini merkeze koyuyor.

---

Yeni Bir Sınıf: Business İnsanları = Modern Orta Üst Sınıf

Bugün business dünyasında çalışanlar, aslında modern orta üst sınıfın omurgasını oluşturuyor.

Yani ne geleneksel zenginlerin sahip olduğu ekonomik güce, ne de alt sınıfın dayanışma kültürüne sahipler.

Kendilerini sürekli geliştirmek zorundalar, çünkü bilgi sermayeleri onların tek gücü.

Bir veri mühendisi, bir pazarlama direktörü ya da bir finansal analist, artık emeğini değil bilgisini satıyor.

Bu da onları klasik işçi tanımından uzaklaştırıyor ama sermaye sahibi yapmıyor.

Yani business sınıfı, “ne yukarıda ne aşağıda” duran bir geçiş sınıfı.

---

Gerçek Dünyadan Bir Hikâye

Bir akşam, İstanbul Levent’te bir kafede otururken yan masada üç iş insanı konuşuyordu.

Biri satış direktörü, diğeri insan kaynakları yöneticisi, üçüncüsü finans uzmanı.

Hepsi güzel giyimli, yorgun ama kontrollü. Sohbet ettikleri konuysa maaş değil, zamandı.

> “Hafta sonu bile maillerden kaçamıyorum.”

> “Tatilde bile beynim sunum hazırlıyor.”

> “Kendime vakit ayırdığımda suçluluk hissediyorum.”

İşte business sınıfının trajedisi bu cümlelerde gizli:

Refah içindeler ama huzur eksik.

Kariyerleri var ama özgürlükleri sınırlı.

Toplumun ortasında ama yalnızlık duygusuyla baş başalar.

---

Peki, Business Sınıfı Nereye Evriliyor?

Yapay zekâ, dijitalleşme ve esnek çalışma modelleriyle birlikte “business sınıfı” artık şekil değiştiriyor.

Freelance çalışanlar, uzaktan yöneticiler, dijital göçebeler — hepsi bu yeni tabakanın farklı yüzleri.

Gelecekte sınıflar artık sadece gelirle değil, zamana ve özgürlüğe sahip olma kapasitesiyle ölçülecek gibi görünüyor.

---

Forumdaşlara Soru Zamanı!

Sizce “business” gerçekten bir sınıf mı, yoksa geçici bir kimlik mi?

Kendinizi bu sınıfın içinde hissediyor musunuz, yoksa dışından mı gözlüyorsunuz?

Erkeklerin hedef odaklılığı mı, kadınların topluluk yaklaşımı mı iş dünyasını daha ileriye taşır?

Ve en önemlisi: Başarı mı daha değerli, yoksa denge mi?

Hadi gelin, bu konuyu birlikte tartışalım. Çünkü belki de “business sınıfı”nı biz tanımlarsak, biz değiştirebiliriz.
 
Üst