*Gülseren Onanç
Bu hafta memlekette bir daha adalet aradığımız bir haftaydı. Pazartesi Seyahat Davası kararları bizi derinden sarstı. Hepimiz Gezi’de olduğumuz biçimde Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet mahpus Mücella Yapan, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye tutuklama ve 18’er yıl mahpus cezası ile yargılandılar. Doğal daha tüzel süreç bitmedi ancak bu yapılan tarafsızlığına gölge düşmüş bir hakimin hukuku kullanarak arkadaşlarımızın özgürlüğüne, hayatına kast etmesidir, hukuksuz bir infazdır. Seyahat davasına ait SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği olarak yaptığımız açıklamayı buradan okuyabilirsiniz.
Hepimiz oradaydık, Seyahat mahkum edilemez
Türkiye tarihli en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en iştirakçi, en kapsayıcı, en kitlesel hareket olan Seyahat direnişi, tabiatına, kentine ve özgürlüklerine, onuruna sahip çıkan vatandaşların yasal ve legal aksiyonuydu. Yargılanan arkadaşlarımız üzere biz de oradaydık. Bu hukuk dışı davada yargılanan yalnızca dostlarımız değil hepimiziz.
Salı günü Taksim Dayanışması’nın davetiyle Beyoğlu’ndaki TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin önünde sonucu protesto etmek üzere toplandık. Taksim Dayanışma’sı açıklamasında şu biçimde diyor: “Ülkemizde adaleti, demokrasiyi, özgürlüğü ve rant projelerine karşı duruşu simgeleyen başta Seyahat Parkı olmak üzere, ülkemizin her kentinde parkları çoğaltacak, çocuklarımızın oyunlar oynayacağı bu parklardan bütün çocuklarla bir arada, Mücella ablamızın çocuğun da bineceği salıncaklar kuracağız. Seyahatin inatçı, yaramaz ve mücadeleci çocukları, bayanları ve gençleri olarak çabaya devam edeceğiz.”
Gezi ruhu yaşıyor
Otoriter iktidarlar Seyahat üzere direnişlerden korkarlar. Korkarlar zira Seyahat üzere direnişler
bireylerin özgürlüklerini savunması, iktidarlara hesap sorması, baş tutmasıdır. Otoriter iktidarlar Seyahat üzere direnişlerden korkarlar zira Seyahat örgütlü gayrettir, dayanışmadır. Otoriter iktidarlar 2013’te filiz veren Seyahat ruhundan korkarlar zira o ruh Boğaziçi’nde direnen öğrencide ve akademisyenlerde devam ediyor. İstanbul Kontratı için tüm yurtta sokaklara çıkan, kolluk şiddetine karşın pes etmeyen bayanlarda, tüm ayrımcılığa karşı biricik kimliğini savunmak için çaba eden, eşitlik talep eden vatandaşlarda Seyahat ruhu hâlâ yaşıyor.
Kadınlar vazgeçmedi, vazgeçmeyecek
28 Nisan Perşembe günü de tarihi bir gündü. İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararnamesi ile çekilme sonucuna karşı açılan davalar Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü.70’in üzerinde barodan epey sayıda avukatın iştirak için yetki dokümanı aldığı duruşma 550 kişilik büyük salonda yapıldı. Haftalar evvel 28 Nisan için hazırlanan EŞİK üyeleri başta olmak üzere Türkiye’nin farklı kentlerinden yüzlerce avukat, aktivist bayan o sabah Danıştay’ın önünde toplandılar.
Gezi ruhu Danıştay’daydı
Duruşma salonuna giremeyen bayanlara karşı polis bir daha biber gazı kullandı. Lakin bu bayanları engelleyemedi. bayanlar salonları doldurdular. Davada savcı, sonucun iptali istikametinde görüşünü deklare etti. Karar ondan sonrasında açıklanacak fakat mahkeme liderinin “Danıştay tarihinde bir birinci. Bu kadar kalabalıkla birinci kere duruşma yapacağız” dediği 28 Nisan günü bayanlar Danıştay’da tarih yazdılar. “Tüm haklarımızı uğraşla kazandık, İstanbul Sözleşmesi’ne giden yol senelera yayılan gayretimizden geçti. Bir gecede elimizden alınmasına müsaade etmeyeceğiz” dediler.
Bu arbede ülkeyi aydınlığa götürecek bir kavgadır
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma sonucunın iptaline ait Danıştay’da davanın görüldüğü gün Halk TV’den sevgili İpek Özbay’ın İstanbul Sözleşmesi’nin niye değerli olduğuna, bu iktidarın niye İstanbul mukavelesi ile hiç barışamadığına ait bir söyleşi yaptık.
Sevgili Selin Nakipoğlu’nun Birgün gazetesinde yayınlanan yazısında, “Bu arbede karanlıkla aydınlığın kavgasıdır” diye yazmıştı. Ben de onu destekliyorum. Feminist bayan hareketi siyasal İslam’ın bize dayattığı, Afganistan’da, İran’da gördüğümüz karanlığa karşı yıllardır direniyor. Bu arbede salt bayanları değil ülkeyi de aydınlığa götürecek epey değerli bir hengamedir.
Perşembe günü Ankara’ya gidemedim ve bu tarihi günde arkadaşlarım ile birlikte olamadım zira Çarşamba günü Omicron varyantı olduğunu düşündüğüm Covid testim olumlu çıktı. Ona da direniyorum. Direne direne kazanacağız!
Bu yazı, SES, Eşitlik, Adalet, Bayan Platformu’ndan alınmıştır.
Bu hafta memlekette bir daha adalet aradığımız bir haftaydı. Pazartesi Seyahat Davası kararları bizi derinden sarstı. Hepimiz Gezi’de olduğumuz biçimde Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet mahpus Mücella Yapan, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye tutuklama ve 18’er yıl mahpus cezası ile yargılandılar. Doğal daha tüzel süreç bitmedi ancak bu yapılan tarafsızlığına gölge düşmüş bir hakimin hukuku kullanarak arkadaşlarımızın özgürlüğüne, hayatına kast etmesidir, hukuksuz bir infazdır. Seyahat davasına ait SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği olarak yaptığımız açıklamayı buradan okuyabilirsiniz.
Hepimiz oradaydık, Seyahat mahkum edilemez
Türkiye tarihli en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en iştirakçi, en kapsayıcı, en kitlesel hareket olan Seyahat direnişi, tabiatına, kentine ve özgürlüklerine, onuruna sahip çıkan vatandaşların yasal ve legal aksiyonuydu. Yargılanan arkadaşlarımız üzere biz de oradaydık. Bu hukuk dışı davada yargılanan yalnızca dostlarımız değil hepimiziz.
Salı günü Taksim Dayanışması’nın davetiyle Beyoğlu’ndaki TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin önünde sonucu protesto etmek üzere toplandık. Taksim Dayanışma’sı açıklamasında şu biçimde diyor: “Ülkemizde adaleti, demokrasiyi, özgürlüğü ve rant projelerine karşı duruşu simgeleyen başta Seyahat Parkı olmak üzere, ülkemizin her kentinde parkları çoğaltacak, çocuklarımızın oyunlar oynayacağı bu parklardan bütün çocuklarla bir arada, Mücella ablamızın çocuğun da bineceği salıncaklar kuracağız. Seyahatin inatçı, yaramaz ve mücadeleci çocukları, bayanları ve gençleri olarak çabaya devam edeceğiz.”
Gezi ruhu yaşıyor
Otoriter iktidarlar Seyahat üzere direnişlerden korkarlar. Korkarlar zira Seyahat üzere direnişler
bireylerin özgürlüklerini savunması, iktidarlara hesap sorması, baş tutmasıdır. Otoriter iktidarlar Seyahat üzere direnişlerden korkarlar zira Seyahat örgütlü gayrettir, dayanışmadır. Otoriter iktidarlar 2013’te filiz veren Seyahat ruhundan korkarlar zira o ruh Boğaziçi’nde direnen öğrencide ve akademisyenlerde devam ediyor. İstanbul Kontratı için tüm yurtta sokaklara çıkan, kolluk şiddetine karşın pes etmeyen bayanlarda, tüm ayrımcılığa karşı biricik kimliğini savunmak için çaba eden, eşitlik talep eden vatandaşlarda Seyahat ruhu hâlâ yaşıyor.
Kadınlar vazgeçmedi, vazgeçmeyecek
28 Nisan Perşembe günü de tarihi bir gündü. İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararnamesi ile çekilme sonucuna karşı açılan davalar Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü.70’in üzerinde barodan epey sayıda avukatın iştirak için yetki dokümanı aldığı duruşma 550 kişilik büyük salonda yapıldı. Haftalar evvel 28 Nisan için hazırlanan EŞİK üyeleri başta olmak üzere Türkiye’nin farklı kentlerinden yüzlerce avukat, aktivist bayan o sabah Danıştay’ın önünde toplandılar.
Gezi ruhu Danıştay’daydı
Duruşma salonuna giremeyen bayanlara karşı polis bir daha biber gazı kullandı. Lakin bu bayanları engelleyemedi. bayanlar salonları doldurdular. Davada savcı, sonucun iptali istikametinde görüşünü deklare etti. Karar ondan sonrasında açıklanacak fakat mahkeme liderinin “Danıştay tarihinde bir birinci. Bu kadar kalabalıkla birinci kere duruşma yapacağız” dediği 28 Nisan günü bayanlar Danıştay’da tarih yazdılar. “Tüm haklarımızı uğraşla kazandık, İstanbul Sözleşmesi’ne giden yol senelera yayılan gayretimizden geçti. Bir gecede elimizden alınmasına müsaade etmeyeceğiz” dediler.
Bu arbede ülkeyi aydınlığa götürecek bir kavgadır
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma sonucunın iptaline ait Danıştay’da davanın görüldüğü gün Halk TV’den sevgili İpek Özbay’ın İstanbul Sözleşmesi’nin niye değerli olduğuna, bu iktidarın niye İstanbul mukavelesi ile hiç barışamadığına ait bir söyleşi yaptık.
Sevgili Selin Nakipoğlu’nun Birgün gazetesinde yayınlanan yazısında, “Bu arbede karanlıkla aydınlığın kavgasıdır” diye yazmıştı. Ben de onu destekliyorum. Feminist bayan hareketi siyasal İslam’ın bize dayattığı, Afganistan’da, İran’da gördüğümüz karanlığa karşı yıllardır direniyor. Bu arbede salt bayanları değil ülkeyi de aydınlığa götürecek epey değerli bir hengamedir.
Perşembe günü Ankara’ya gidemedim ve bu tarihi günde arkadaşlarım ile birlikte olamadım zira Çarşamba günü Omicron varyantı olduğunu düşündüğüm Covid testim olumlu çıktı. Ona da direniyorum. Direne direne kazanacağız!
Bu yazı, SES, Eşitlik, Adalet, Bayan Platformu’ndan alınmıştır.