Belgesel Sinemacılar Birliği, belgesel direktörü Sibel Tekin‘in tutuklanmasına ait olarak açıklama yaptı. Açıklamada, “Belgesel sinemayı ve Sibel Tekin’i savunuyoruz. Türkiye’de belgesel sinemacılara yönelik hukuksuzluklar gittikçe artıyor. Belgesel sinemacıların çalışmaları engelleniyor, arşivlerine el temalıyor. Dayanaksız münasebetlerle tutuklanıyor ve düşmanlaştırılıyorlar. Son örnek, Sibel Tekin. Açık ki yargılanan sadece Sibel Tekin değil, Belgesel Sinema ve Belgesel Sinemacılardır” denildi.
Belgesel direktörü Sibel Tekin, 15 Aralık’ta Ankara’nın Tuzluçayır semtinde kalıcı yaz saati uygulaması niçiniyle karanlıkta işe giden insanları çektikten daha sonra, “infaz muhafaza memurlarının olduğu servis aracı ile yoldaki polis noktasının imgelere girdiği” argümanıyla ihbar edilmiş, 17 Aralık’ta da tutuklanmıştı.
Tekin hakkında hazırlanan iddianamede, “belgesel teziyle örgüt talimatıyla hareket edildiği” kaydedildi. İddianamede, çeşitli örgütlerle ilişkilendirilen Tekin hakkında hangi örgüte üye olduğun belirtilmeden “üyelik” kabahatinden ceza istendi.
“Türkiye’de belgesel sinemacılara yönelik hukuksuzluklar gittikçe artıyor”
Belgesel Sinemacılar Birliği tarafınca Sibel Tekin’in tutuklanmasına ait olarak şu açıklama yapıldı:
“Türkiye’de belgesel sinemacılara yönelik hukuksuzluklar gittikçe artıyor.
Belgesel sinemacıların çalışmaları engelleniyor, arşivlerine el temalıyor.
Dayanaksız münasebetlerle tutuklanıyor ve düşmanlaştırılıyorlar.
Son örnek, Sibel Tekin.
Sibel Tekin bir belgesel sinemacı, gazeteci ve akademisyen. Bu niteliklerinin ötesinde geniş çevreler tarafınca tanınan, fazlaca sevilen, hürmet duyulan ve her insanın kefil olacağı bir sanatçı. Gece yarısı meskeni basıldı. Gözaltına alındı ve 17 Aralık’ta tutuklandı. Kamerasına, bilgisayarına ve dijital arşivlerine el kondu.
Ankara-Tuzluçayır semtinde sabaha karşı çekim yapması kuşkulu görüldüğü için bir ihbar üzerine bu muameleye maruz kaldı. halbuki Sibel, üyesi olduğu Belgesel Sinemacılar Birliği’ndeki bütün belgeselcilerin de haberdar olduğu bir sinema çalışmasının çekimlerini gerçekleştirmekteydi. İsmi: “Karanlıkta Başlayan Hayat”. Türkiye’de “yaz saati-kış saati” sisteminin uygulanmamasından kaynaklı olarak toplumun yaşadığı zorluklara dair bir sinema projesi.
“Savcıya nazaran Sibel Tekin bayan oluşunu ve mesleksel kimliğini ‘terör örgütleri ismine keşif yapmak niyetiyle’ kullanmış”
Savcı iddanemesinde özetle, karanlığın karanlıkta çekilmiş manzaralarla anlatılmasını cürüm kanıtı sayıyordu. “Karanlıkta Başlayan Hayat temalı bir çekim yaptığına ait rastgele bir kanıt bulunmadığı”nı söylüyordu. Karanlıkta servis bekleyen vatandaşların, okula giden çocukların, ışıkları yanan konutların manzaralarına rağmen! Üstelik Sibel’in “…savunmasının bilakis gündüz vakti yahut iş dönüşü yahut aydınlık ortamların bulunabileceği daha sembolik yerler belgeselde kullanılabilecekken izleyici kitlesi açısından rastgele bir mana ve ehemmiyeti olmayan” diye sürüp giden cümlelerle bu iddianame, mevzuyu mantığının kavranması mümkün olmayan, anlamaya çalışmanın bile insanın üzerinde bir şiddet duygusu yarattığı dayanaksız bir suçlamanın yerine çekiyor. Savcının kendisini Belgesel Sinema konusunda ehil görmesiyse ayrıyeten traji-komik ve kabul edilemez.
İddianamede ayrıyeten “Zanlının bayan cinsiyeti ve irtibat alanındaki çalışmaları, örgüt ortasındaki faaliyetlerini kamufle etme gayelidir,” da deniyor. Savcıya göre Sibel Tekin bayan oluşunu ve mesleksel kimliğini “terör örgütleri ismine keşif yapmak niyetiyle” kullanmış (!) Lakin Sibel Tekin’i rastgele tek bir örgütle ilişkilendiremediğinden iddianamesinde bütün siyasi, bayan, gençlik vb. örgütlerini de sıralamış. Kanıt: Kitapçılarda, bayilerde yasal olarak satılan birkaç mecmua, gazete ve kitap!
“Yargılanan sırf Sibel Tekin değil”
Sibel Tekin 30 gündür tutuklu. Birinci duruşması 23 Şubat’ta Ankara’da. Belgesel sinemacılar olarak bizler de duruşma salonunda olacağız. Sibel için ve mesleğimizi hukuksuz yargılamalarla tutsak etmek isteyen anlayışa karşı dayanışmak için orada olacağız. Açık ki yargılanan sadece Sibel Tekin değil, Belgesel Sinema ve Belgesel Sinemacılardır. Yasallaştırılmaya çalışılan bu baskının kabul edilemez olduğunu bir kere daha vurgulamak isteriz.
Onun nezdinde özetlemeye çalıştığımız bu adaletsizliklerin, keyfiliğin Sibel Tekin başta olmak üzere bütün arkadaşlarımız ismine da durdurulmasını talep ediyoruz. Ve hepinizi Sibel’i ve belgesel sinemayı savunmaya davet ediyoruz.”
TIKLAYIN | Sibel Tekin’in iddianamesinde, “örgüt üyeliği”nden ceza istendi, hangi örgüt olduğu belirtilmedi
TIKLAYIN | Belgesel direktörü ve gazeteci Sibel Tekin örgüt üyeliği kuşkusuyla tutuklandı
TIKLAYIN | Belgesel direktörü Sibel Tekin’in belgesine kısıtlılık sonucu
TIKLAYIN | Ankara sokaklarının seyrini tutan belgeselci: Sibel Tekin
Belgesel direktörü Sibel Tekin, 15 Aralık’ta Ankara’nın Tuzluçayır semtinde kalıcı yaz saati uygulaması niçiniyle karanlıkta işe giden insanları çektikten daha sonra, “infaz muhafaza memurlarının olduğu servis aracı ile yoldaki polis noktasının imgelere girdiği” argümanıyla ihbar edilmiş, 17 Aralık’ta da tutuklanmıştı.
Tekin hakkında hazırlanan iddianamede, “belgesel teziyle örgüt talimatıyla hareket edildiği” kaydedildi. İddianamede, çeşitli örgütlerle ilişkilendirilen Tekin hakkında hangi örgüte üye olduğun belirtilmeden “üyelik” kabahatinden ceza istendi.
“Türkiye’de belgesel sinemacılara yönelik hukuksuzluklar gittikçe artıyor”
Belgesel Sinemacılar Birliği tarafınca Sibel Tekin’in tutuklanmasına ait olarak şu açıklama yapıldı:
“Türkiye’de belgesel sinemacılara yönelik hukuksuzluklar gittikçe artıyor.
Belgesel sinemacıların çalışmaları engelleniyor, arşivlerine el temalıyor.
Dayanaksız münasebetlerle tutuklanıyor ve düşmanlaştırılıyorlar.
Son örnek, Sibel Tekin.
Sibel Tekin bir belgesel sinemacı, gazeteci ve akademisyen. Bu niteliklerinin ötesinde geniş çevreler tarafınca tanınan, fazlaca sevilen, hürmet duyulan ve her insanın kefil olacağı bir sanatçı. Gece yarısı meskeni basıldı. Gözaltına alındı ve 17 Aralık’ta tutuklandı. Kamerasına, bilgisayarına ve dijital arşivlerine el kondu.
Ankara-Tuzluçayır semtinde sabaha karşı çekim yapması kuşkulu görüldüğü için bir ihbar üzerine bu muameleye maruz kaldı. halbuki Sibel, üyesi olduğu Belgesel Sinemacılar Birliği’ndeki bütün belgeselcilerin de haberdar olduğu bir sinema çalışmasının çekimlerini gerçekleştirmekteydi. İsmi: “Karanlıkta Başlayan Hayat”. Türkiye’de “yaz saati-kış saati” sisteminin uygulanmamasından kaynaklı olarak toplumun yaşadığı zorluklara dair bir sinema projesi.
“Savcıya nazaran Sibel Tekin bayan oluşunu ve mesleksel kimliğini ‘terör örgütleri ismine keşif yapmak niyetiyle’ kullanmış”
Savcı iddanemesinde özetle, karanlığın karanlıkta çekilmiş manzaralarla anlatılmasını cürüm kanıtı sayıyordu. “Karanlıkta Başlayan Hayat temalı bir çekim yaptığına ait rastgele bir kanıt bulunmadığı”nı söylüyordu. Karanlıkta servis bekleyen vatandaşların, okula giden çocukların, ışıkları yanan konutların manzaralarına rağmen! Üstelik Sibel’in “…savunmasının bilakis gündüz vakti yahut iş dönüşü yahut aydınlık ortamların bulunabileceği daha sembolik yerler belgeselde kullanılabilecekken izleyici kitlesi açısından rastgele bir mana ve ehemmiyeti olmayan” diye sürüp giden cümlelerle bu iddianame, mevzuyu mantığının kavranması mümkün olmayan, anlamaya çalışmanın bile insanın üzerinde bir şiddet duygusu yarattığı dayanaksız bir suçlamanın yerine çekiyor. Savcının kendisini Belgesel Sinema konusunda ehil görmesiyse ayrıyeten traji-komik ve kabul edilemez.
İddianamede ayrıyeten “Zanlının bayan cinsiyeti ve irtibat alanındaki çalışmaları, örgüt ortasındaki faaliyetlerini kamufle etme gayelidir,” da deniyor. Savcıya göre Sibel Tekin bayan oluşunu ve mesleksel kimliğini “terör örgütleri ismine keşif yapmak niyetiyle” kullanmış (!) Lakin Sibel Tekin’i rastgele tek bir örgütle ilişkilendiremediğinden iddianamesinde bütün siyasi, bayan, gençlik vb. örgütlerini de sıralamış. Kanıt: Kitapçılarda, bayilerde yasal olarak satılan birkaç mecmua, gazete ve kitap!
“Yargılanan sırf Sibel Tekin değil”
Sibel Tekin 30 gündür tutuklu. Birinci duruşması 23 Şubat’ta Ankara’da. Belgesel sinemacılar olarak bizler de duruşma salonunda olacağız. Sibel için ve mesleğimizi hukuksuz yargılamalarla tutsak etmek isteyen anlayışa karşı dayanışmak için orada olacağız. Açık ki yargılanan sadece Sibel Tekin değil, Belgesel Sinema ve Belgesel Sinemacılardır. Yasallaştırılmaya çalışılan bu baskının kabul edilemez olduğunu bir kere daha vurgulamak isteriz.
Onun nezdinde özetlemeye çalıştığımız bu adaletsizliklerin, keyfiliğin Sibel Tekin başta olmak üzere bütün arkadaşlarımız ismine da durdurulmasını talep ediyoruz. Ve hepinizi Sibel’i ve belgesel sinemayı savunmaya davet ediyoruz.”
TIKLAYIN | Sibel Tekin’in iddianamesinde, “örgüt üyeliği”nden ceza istendi, hangi örgüt olduğu belirtilmedi
TIKLAYIN | Belgesel direktörü ve gazeteci Sibel Tekin örgüt üyeliği kuşkusuyla tutuklandı
TIKLAYIN | Belgesel direktörü Sibel Tekin’in belgesine kısıtlılık sonucu
TIKLAYIN | Ankara sokaklarının seyrini tutan belgeselci: Sibel Tekin