Cumhuriyet müellifi Barış Terkoğlu, Şanlıurfa’da trafik kavgasıyla başlayan ve iki aile içindeki görüşme sırasında iki kişinin öldürülmesiyle büyüyen olayın perde gerisini yazdı. Terkoğlu, iki kümenin barışması için organize edilen toplantının taranması kararı iki kişinin öldüğü hadisede AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız ve korucu takımına aldırdığı yakınlarına dikkati çekti. Devletin bu şahıslara uzun namlulu silahlar dağıttığını belirten Terkoğlu, bölgede kelam konusu cinayete ait “Saldırı uzun namlulu silahla işlenmiş görünüyor. Çok büyük bir ihtimalle devletin koruculuk için verdiği silahla bunu yaptılar” kanısının hakim olduğunu söz etti.
Terkoğlu, bölgede ortak fikrin, “Şenyaşarlar katliamının akabinde yaşanan cezasızlık, katillerin sırtındaki elin daha da güçlenmesi, bugünkü cinayete yürek verdi” olduğunu yazdı.
Terkoğlu bugünkü yazısında trafikte başlayan ve büyüyerek Şimşek ailesi ile Altay ailesi içinde çatışmaya dönüşen olayın bilgilerinı anlattı. Terkoğlu yaşananları şu biçimde aktardı:
“Şimşekler, Şenyaşar cinayetiyle ismini duyuran İbrahim Halil Yıldız ile daha yakın akrabaydı. Dededen birlerdi. Köyleri de birebirdi. İki aile içindeki tansiyonu yatıştırmak için ortacılar devreye girdi. Demokrasi Caddesi’nde buluşacak, barışacaklardı. Kayhanlar, her iki tarafı tanıyan ortacılar olarak oradaydı. Herkes kucaklaşma olacak sanırken olay yeri tarandı. Bu sırada genç Kayhanlar hayatını kaybetti. Altay ailesinden bir kişi de yaralandı. Katliamın akabinde dört kişi gözaltına alındı lakin tetiği asıl çeken Şimşek ailesinden isim firarda.
Meselenin bir bamteli var. Güpegündüz sokak ortasında cinayet işleten gücü sorgulamamız gerekiyor. Suruç’ta konuşulan bahis şu… AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız, siyasi gücünü kullanarak bir fazlaca yakınını korucu takımına aldırdı. İsmi yazılan yüzlerce isimden kelam ediliyor. Bir kısmı kabul edildi. Devlet, bu bireylere korucu olmaları sebebiyle uzun namlulu silahlar dağıttı. Lakin hükümet gücünü yanına alan bu şahıslar, devleti savunmaktan epeyce, Suruç’ta adeta terör estiriyor. Bölgede tanınan kritik bir isim, ‘Hepsinin elinde kalaşnikof var. Eğitimsiz, bilgisiz tipler. Halkın çektiğini siz düşünün’ diyor. İşte cinayete dair çabucak her insanın söylemiş olduği şu: ‘Saldırı uzun namlulu silahla işlenmiş görünüyor. Çok büyük bir ihtimalle devletin koruculuk için verdiği silahla bunu yaptılar.’
İşin ilginci, devlet katında da rahatsızlık var. İçişleri bakanı Urfa’ya gelip İbrahim Halil Yıldız ile yan yana fotoğraf verse de Emniyet olan bitenden mutlu değil. Aslında Yıldız fazlaca sayıda ismi ‘korucu’ yazdırsa da eski Vali Abdullah Erin’in epeyce sayıda ismin üstünü çizdiğini, sayıyı düşürdüğünü söylüyorlar. Fakat ‘Ankara’da abim var’ durumu yaşanıyor.”
her insanın ortak fikrinin, “Şenyaşarlar katliamının akabinde yaşanan cezasızlık, katillerin sırtındaki elin daha da güçlenmesi, bugünkü cinayete cüret verdi” olduğunu söyleyen Terkoğlu, şu biçimde yazdı:
“Diyarbakır Cezaevi’nin terörü nasıl PKK terörüne taban yarattıysa, bugün de Güneydoğu’da ‘terör’ diyerek terör tohumları eken bir güç var. Ve o gücü, içişleri bakanının çektirmiş olduğu fotoğraflar besliyor.”
Yazının tamamını okumak için .
Terkoğlu, bölgede ortak fikrin, “Şenyaşarlar katliamının akabinde yaşanan cezasızlık, katillerin sırtındaki elin daha da güçlenmesi, bugünkü cinayete yürek verdi” olduğunu yazdı.
Terkoğlu bugünkü yazısında trafikte başlayan ve büyüyerek Şimşek ailesi ile Altay ailesi içinde çatışmaya dönüşen olayın bilgilerinı anlattı. Terkoğlu yaşananları şu biçimde aktardı:
“Şimşekler, Şenyaşar cinayetiyle ismini duyuran İbrahim Halil Yıldız ile daha yakın akrabaydı. Dededen birlerdi. Köyleri de birebirdi. İki aile içindeki tansiyonu yatıştırmak için ortacılar devreye girdi. Demokrasi Caddesi’nde buluşacak, barışacaklardı. Kayhanlar, her iki tarafı tanıyan ortacılar olarak oradaydı. Herkes kucaklaşma olacak sanırken olay yeri tarandı. Bu sırada genç Kayhanlar hayatını kaybetti. Altay ailesinden bir kişi de yaralandı. Katliamın akabinde dört kişi gözaltına alındı lakin tetiği asıl çeken Şimşek ailesinden isim firarda.
Meselenin bir bamteli var. Güpegündüz sokak ortasında cinayet işleten gücü sorgulamamız gerekiyor. Suruç’ta konuşulan bahis şu… AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız, siyasi gücünü kullanarak bir fazlaca yakınını korucu takımına aldırdı. İsmi yazılan yüzlerce isimden kelam ediliyor. Bir kısmı kabul edildi. Devlet, bu bireylere korucu olmaları sebebiyle uzun namlulu silahlar dağıttı. Lakin hükümet gücünü yanına alan bu şahıslar, devleti savunmaktan epeyce, Suruç’ta adeta terör estiriyor. Bölgede tanınan kritik bir isim, ‘Hepsinin elinde kalaşnikof var. Eğitimsiz, bilgisiz tipler. Halkın çektiğini siz düşünün’ diyor. İşte cinayete dair çabucak her insanın söylemiş olduği şu: ‘Saldırı uzun namlulu silahla işlenmiş görünüyor. Çok büyük bir ihtimalle devletin koruculuk için verdiği silahla bunu yaptılar.’
İşin ilginci, devlet katında da rahatsızlık var. İçişleri bakanı Urfa’ya gelip İbrahim Halil Yıldız ile yan yana fotoğraf verse de Emniyet olan bitenden mutlu değil. Aslında Yıldız fazlaca sayıda ismi ‘korucu’ yazdırsa da eski Vali Abdullah Erin’in epeyce sayıda ismin üstünü çizdiğini, sayıyı düşürdüğünü söylüyorlar. Fakat ‘Ankara’da abim var’ durumu yaşanıyor.”
her insanın ortak fikrinin, “Şenyaşarlar katliamının akabinde yaşanan cezasızlık, katillerin sırtındaki elin daha da güçlenmesi, bugünkü cinayete cüret verdi” olduğunu söyleyen Terkoğlu, şu biçimde yazdı:
“Diyarbakır Cezaevi’nin terörü nasıl PKK terörüne taban yarattıysa, bugün de Güneydoğu’da ‘terör’ diyerek terör tohumları eken bir güç var. Ve o gücü, içişleri bakanının çektirmiş olduğu fotoğraflar besliyor.”
Yazının tamamını okumak için .