AKP Küme Başkanvekili Mahir Ünal muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak tanımladığı maddedeki ‘gerçeğe karşıt bilgiyi alenen yayan kişinin’ 1 yıldan 3 yıla kadar mahpus cezasıyla cezalandırılabileceğini önnazarann 29’uncu unsura ait olarak yaptığı açıklamada “Burada sansür nerede?” diye sordu.
NTV’den Funda nazarany’in sorularını yanıtlayan Ünal; yasanın ‘gerçeğe muhalif bilgiyi alenen yayan kişinin’ 1 yıldan 3 yıla kadar mahpus cezasıyla cezalandırılabileceğini öngoren 29’uncu unsurunun CHP tarafınca Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınmasına yönelik “Biz yasa yapıcıyız, hata ögesinin ne olduğuna yargı karar verir” biçiminde konuştu.
Ünal şu biçimde konuştu:
“Getirilerini konuşmak yerine önümüze 29. husus sürülüyor. Ben de diyorum ki, burada sansür nerede. Biz burada, aslına bakarsan TCK’da cürüm olarak sayılan ‘halk içinde panik ve tasa yaratma-kamu barışı bozmak’ alt başlıklarını bir ortaya bağladık. Haber verme maksadını aşmayan paylaşım hata kapsamında değil.
Biz burada dezenformasyonu tartışıyoruz. Dezenformasyon tek başına palavra söylemek, karalamak değildir.
Bu cezalara kimin karar vermesine yönelik uzun müddet de düşündük, araştırdık. Buna karar verebilecek yerin yargı olduğuna ulaştık.Toptancı bir yaklaşımda yargının tamamını kabahat altında bırakmak, vicdana sığmaz.
Diyelim ki bir kimse palavra bir bilgi paylaştı lakin kişinin kastı bu değil. Artık bunun hata teşkil ettiğini nasıl söyleceğiz. Bir kimsenin bir tweeti retweet etmesini nasıl hata ögesi olacak? Bunun hata ögesi olup olmadığına uygulayıcı karar verecek. Güya ağzını açanın ceza aldığı bir ortam oluşturuyormuşuz üzere bir durum sunuluyorlar. Lakin bu biçimde bir durum yok.
Bir kimse Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğinde bu kişi hakkında süreç yapılmasın mı diyeceğiz. Meral Akşener’in de Kemal Kılıçdaroğlu’nun da on binlerce hakaret davası var. Siz aslına bakarsan bu biçimde bir dava açabiliyorsunuz.
Konunun uzmanlarıyla toplantıdan, bakın kanun burada açın bir okuyun. Burada çerçeve muhakkak. Toplumsal medya ile ilgili birfazlaca şeyi eleştiriyoruz fakat iki yılın altındaki kabahatlerde hakime tutuklama yasağı var. Hakim bir yumruk, şiddet üzere olaylarda kanunun oluşturduğu çerçevede hakim sonucunı veriyor. daha sonra bir bakıyorsunuz toplumsal medyada kıyamet kopuyor. Toplumsal medya yargısı dediğimiz bir ortam oluştu.
Her olay kendi içerisinde bedellendiriliyor. Bütün bunların alt başlıklarını düzenleyen koca bir hukuk külliyatı var. Biz yasa yapan olarak niyetimizi, amacımızı sunuyoruz. Bundan daha sonrası yargıdadır. Yasanın uygulamasında ıstıraplar da çıkarsa, Meclis orada.
Bizim bir şeye sansür dememiz için, bireyin en temel hakkı olan söz özgürlüğünü elinden almamız gerekiyor. Biz bu maddeyi iki yıl evvel hazırlamaya başladık’.’
TIKLAYIN – Erdoğan tarafınca onaylanan ‘Sansür Yasası’ Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi!
NTV’den Funda nazarany’in sorularını yanıtlayan Ünal; yasanın ‘gerçeğe muhalif bilgiyi alenen yayan kişinin’ 1 yıldan 3 yıla kadar mahpus cezasıyla cezalandırılabileceğini öngoren 29’uncu unsurunun CHP tarafınca Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınmasına yönelik “Biz yasa yapıcıyız, hata ögesinin ne olduğuna yargı karar verir” biçiminde konuştu.
Ünal şu biçimde konuştu:
“Getirilerini konuşmak yerine önümüze 29. husus sürülüyor. Ben de diyorum ki, burada sansür nerede. Biz burada, aslına bakarsan TCK’da cürüm olarak sayılan ‘halk içinde panik ve tasa yaratma-kamu barışı bozmak’ alt başlıklarını bir ortaya bağladık. Haber verme maksadını aşmayan paylaşım hata kapsamında değil.
Biz burada dezenformasyonu tartışıyoruz. Dezenformasyon tek başına palavra söylemek, karalamak değildir.
Bu cezalara kimin karar vermesine yönelik uzun müddet de düşündük, araştırdık. Buna karar verebilecek yerin yargı olduğuna ulaştık.Toptancı bir yaklaşımda yargının tamamını kabahat altında bırakmak, vicdana sığmaz.
Diyelim ki bir kimse palavra bir bilgi paylaştı lakin kişinin kastı bu değil. Artık bunun hata teşkil ettiğini nasıl söyleceğiz. Bir kimsenin bir tweeti retweet etmesini nasıl hata ögesi olacak? Bunun hata ögesi olup olmadığına uygulayıcı karar verecek. Güya ağzını açanın ceza aldığı bir ortam oluşturuyormuşuz üzere bir durum sunuluyorlar. Lakin bu biçimde bir durum yok.
Bir kimse Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğinde bu kişi hakkında süreç yapılmasın mı diyeceğiz. Meral Akşener’in de Kemal Kılıçdaroğlu’nun da on binlerce hakaret davası var. Siz aslına bakarsan bu biçimde bir dava açabiliyorsunuz.
Konunun uzmanlarıyla toplantıdan, bakın kanun burada açın bir okuyun. Burada çerçeve muhakkak. Toplumsal medya ile ilgili birfazlaca şeyi eleştiriyoruz fakat iki yılın altındaki kabahatlerde hakime tutuklama yasağı var. Hakim bir yumruk, şiddet üzere olaylarda kanunun oluşturduğu çerçevede hakim sonucunı veriyor. daha sonra bir bakıyorsunuz toplumsal medyada kıyamet kopuyor. Toplumsal medya yargısı dediğimiz bir ortam oluştu.
Her olay kendi içerisinde bedellendiriliyor. Bütün bunların alt başlıklarını düzenleyen koca bir hukuk külliyatı var. Biz yasa yapan olarak niyetimizi, amacımızı sunuyoruz. Bundan daha sonrası yargıdadır. Yasanın uygulamasında ıstıraplar da çıkarsa, Meclis orada.
Bizim bir şeye sansür dememiz için, bireyin en temel hakkı olan söz özgürlüğünü elinden almamız gerekiyor. Biz bu maddeyi iki yıl evvel hazırlamaya başladık’.’
TIKLAYIN – Erdoğan tarafınca onaylanan ‘Sansür Yasası’ Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi!
| Yasanın 29. unsurunda “Sırf halk içinde kaygı, dehşet yahut panik yaratma saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu sistemi ve genel sıhhati ile ilgili gerçeğe muhalif bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli biçimde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar mahpus cezasıyla cezalandırılacağı” belirtiliyor. |