Fehmi Koru*
Hemen herkes hesabını seçimin gelecek yılın haziran ayı ortalarında yapılacağına göre yapıyor; tek istisna iktidardaki AK Parti…
Biraz evvel sabah gazete okuma maratonumu bitirdim. Okuduğum müelliflerden ikisinin yazılarında “Seçime çabucak hemen yedi ay varken” kalıbını görür görmez şaşırdığımı itiraf edeyim. Belirli ki, siyaseti fazlaca yakından izleyenler bile, AK Parti’nin bir yandan “Seçim vaktinde yapılacak” der ve bunda ısrar ederken, başka yandan seçim tarihinin erkene alınacağına işaret eden hesaplarını fark etmiyorlar.
Muhalefet ismine konuşup yazanlar da o denli. Kimi parti sözcüsünün ağzında da birebir kelam kalıbının kullanıldığını işittim.
Onların bu durumu ‘baskın seçim’ ihtimalini büyütüyor.
İktidarlar günümüze misal ortamlarda seçim tarihini erkene alacaklarsa, yeni tarihi aylar evvelden açıklamaz, rakiplerini apansız ve hazırlıksız yakalamanın yolu olarak en kısa vakitte ülkeyi seçime gdolayırler…
‘Baskın seçim’ buna deniyor.
Şu haberi birlikte okuyalım:
“Genel Merkezden AK Parti teşkilatlarına bir yazı gönderilmiş. Bu yazıda, milletvekili adayı olmak isteyen belediye liderleri ve vilayet liderlerinin aralık ayı sonuna kadar istifalarını vermeleri isteniyor. Parti teşkilatları bunu, seçimin bir iki ay öne alınabileceği biçiminde yorumluyor.”
Demek ki neymiş?
AK Parti, olağanda tarihinin aşikâr olmasından daha sonra ve seçime az bir süre kala için Yüksek Seçim Şurası tarafınca ilan edilecek mecburî uygulamalar içinde yer alan istifa koşulunun yerine getirilmesini, kendi teşkilatlarından artık istemiş…
İlan edilmiş seçim tarihinden yedi ay önce…
Bu ortada, ÖSYM başkanlığı da, seçimgünü diye bildirilen 18 Haziran 2023 tarihini bir imtihana ayırdığını ilan etmiş…
niçin sanki?
Muhalefet ismine konuşan ve yazanlar, iktidarın attığı her beklenmedik adımı seçimle irtibatladıkları biçimde seçim tarihinin erkene alınabileceğini hesaba katmıyorlar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yakını olan Katar Emiri’nin davetini kıramayıp gittiği Doha’da, dünya kupası maçı öncesinde karşısına çıkan Mısır devlet lideri Abdülfettah el-Sisi ile el sıkıştı ve akabinde Mısır’la bağları buzdolabından çıkarma niyetini muhakkak etti ya, hayli bilen yorumcular, “Seçim için” demekte hiç gecikmediler…
Suriye’ye dönük on yıllık politikayı da değiştirmek niyetinde iktidar, bunun yolu için bu kez Beşşar Esad ile bir daha rastlantısal görünümlü bir vesile arayışı var. Çabucak, birileri, buna da “Seçim öncesinin işi” etiketini yapıştırdılar…
En son, Pençe-Kılıç ismi verilen sınır-ötesi askeri operasyona da benzeri teşhislerde bulunan siyaset hekimleri çıktı.
Doğru olabilir mi, bütün bu yakıştırmalar?
Bana fazla makul üzere gelmiyor. Bunların hepsi, ortasında büyük riskler barındıran ciddiyette adımlar…
İktidarlar bu biçimde adımlar atarken bin düşünür.
“Seçimin tarihi erkene alınacak” demek için bu tıp teşebbüsler üzerinde ağırlaşmak gerekmiyor ki…
Ekonomiye bakarak, birbiri ismine alınan ve alınacak kararlardan tıpkı sonuca daha kestirmeden ulaşmak mümkün.
Bir partinin gözü kapalı seçmeni durumunda olmayan vatandaşlar, terörle gayrete, askeri müdahaleye, siyasalların kimlerle el sıkıştığına bakarak değil, en başta cepleri ve midelerine, meskenlerini ısıtıp ısıtamadıklarına, çoluk-çocuklarının gereksinimlerini karşılayıp karşılayamadıklarına bakarak oylarını kullanırlar.
Tam bu mevzuda iktidar ne durumda?
Kötü durumda.
[Geçen gün, burada emsal bir bahse değinirken “Zeytinin fiyatı 100 TL’ye yaklaştı” notunu düşmüştüm. Dün uğradığım bir esnaftan aldığım zeytinin kilosunun fiyatı 145 TL’ydi.]
Bu pazar günü seçim olsa bu biçimde bir tablodan iktidara iktidar çıkmaz.
Haziran geldiğinde bugünkü durumu bile arayabiliriz.
İktidar bu sebeple yılbaşını gözlüyor. Dar gelirliye hayatın pahalılığını hissettirmeyecek iyileştirmeler yolda. EYT’lileri bile sonunda emekli etmek için önemli ciddi formül aranıyor. Memur maaşlarına artırım, taban fiyata artırım, emeklilere artırım sırada.
Vaatler için de bir daha hazirana varmadan gerçekleşme tarihleri kondu. Yerli ve ulusal araba, hayalet jet üzere projeler gelecek yılın birinci üç ayında görücüye çıkacak.
Ne dersiniz, bu tabloya bakıp seçimin mümkün tarihini varsayım edebilir miyiz?
En geç mart 2023 benim iddiam.
Seçim tarihinin öngördüğüm üzere erkene alınması fiiliyatta iktidarı -özellikle de AK Parti genel lideri da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı- rahatlatacak.
Tayyip Erdoğan’ın önünde -bir-iki hukukçunun mahzuru olmadığı mütalaasına rağmen- aşılması güç, hatta imkansız bir anayasal mahzur var. Cumhurbaşkanı olarak iki kere seçilmiş birinin bir daha tıpkı bakılırsave aday olamayacağına dair anayasa kararını aşmanı tek yolu, TBMM tarafınca seçim tarihinin erkene alınmasıdır.
Yukarıda aktardığım bütün münasebetler bir yana, bu son münasebet tek başına, seçim tarihinin erkene çekilmesini mecburî hale getiriyor.
Muhalefetin de bu gerçeği fark etmeye başladığının emarelerini yakında almaya başlarız.
Fark etmeliler.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.
Hemen herkes hesabını seçimin gelecek yılın haziran ayı ortalarında yapılacağına göre yapıyor; tek istisna iktidardaki AK Parti…
Biraz evvel sabah gazete okuma maratonumu bitirdim. Okuduğum müelliflerden ikisinin yazılarında “Seçime çabucak hemen yedi ay varken” kalıbını görür görmez şaşırdığımı itiraf edeyim. Belirli ki, siyaseti fazlaca yakından izleyenler bile, AK Parti’nin bir yandan “Seçim vaktinde yapılacak” der ve bunda ısrar ederken, başka yandan seçim tarihinin erkene alınacağına işaret eden hesaplarını fark etmiyorlar.
Muhalefet ismine konuşup yazanlar da o denli. Kimi parti sözcüsünün ağzında da birebir kelam kalıbının kullanıldığını işittim.
Onların bu durumu ‘baskın seçim’ ihtimalini büyütüyor.
İktidarlar günümüze misal ortamlarda seçim tarihini erkene alacaklarsa, yeni tarihi aylar evvelden açıklamaz, rakiplerini apansız ve hazırlıksız yakalamanın yolu olarak en kısa vakitte ülkeyi seçime gdolayırler…
‘Baskın seçim’ buna deniyor.
Şu haberi birlikte okuyalım:
“Genel Merkezden AK Parti teşkilatlarına bir yazı gönderilmiş. Bu yazıda, milletvekili adayı olmak isteyen belediye liderleri ve vilayet liderlerinin aralık ayı sonuna kadar istifalarını vermeleri isteniyor. Parti teşkilatları bunu, seçimin bir iki ay öne alınabileceği biçiminde yorumluyor.”
Demek ki neymiş?
AK Parti, olağanda tarihinin aşikâr olmasından daha sonra ve seçime az bir süre kala için Yüksek Seçim Şurası tarafınca ilan edilecek mecburî uygulamalar içinde yer alan istifa koşulunun yerine getirilmesini, kendi teşkilatlarından artık istemiş…
İlan edilmiş seçim tarihinden yedi ay önce…
Bu ortada, ÖSYM başkanlığı da, seçimgünü diye bildirilen 18 Haziran 2023 tarihini bir imtihana ayırdığını ilan etmiş…
niçin sanki?
Muhalefet ismine konuşan ve yazanlar, iktidarın attığı her beklenmedik adımı seçimle irtibatladıkları biçimde seçim tarihinin erkene alınabileceğini hesaba katmıyorlar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yakını olan Katar Emiri’nin davetini kıramayıp gittiği Doha’da, dünya kupası maçı öncesinde karşısına çıkan Mısır devlet lideri Abdülfettah el-Sisi ile el sıkıştı ve akabinde Mısır’la bağları buzdolabından çıkarma niyetini muhakkak etti ya, hayli bilen yorumcular, “Seçim için” demekte hiç gecikmediler…
Suriye’ye dönük on yıllık politikayı da değiştirmek niyetinde iktidar, bunun yolu için bu kez Beşşar Esad ile bir daha rastlantısal görünümlü bir vesile arayışı var. Çabucak, birileri, buna da “Seçim öncesinin işi” etiketini yapıştırdılar…
En son, Pençe-Kılıç ismi verilen sınır-ötesi askeri operasyona da benzeri teşhislerde bulunan siyaset hekimleri çıktı.
Doğru olabilir mi, bütün bu yakıştırmalar?
Bana fazla makul üzere gelmiyor. Bunların hepsi, ortasında büyük riskler barındıran ciddiyette adımlar…
İktidarlar bu biçimde adımlar atarken bin düşünür.
“Seçimin tarihi erkene alınacak” demek için bu tıp teşebbüsler üzerinde ağırlaşmak gerekmiyor ki…
Ekonomiye bakarak, birbiri ismine alınan ve alınacak kararlardan tıpkı sonuca daha kestirmeden ulaşmak mümkün.
Bir partinin gözü kapalı seçmeni durumunda olmayan vatandaşlar, terörle gayrete, askeri müdahaleye, siyasalların kimlerle el sıkıştığına bakarak değil, en başta cepleri ve midelerine, meskenlerini ısıtıp ısıtamadıklarına, çoluk-çocuklarının gereksinimlerini karşılayıp karşılayamadıklarına bakarak oylarını kullanırlar.
Tam bu mevzuda iktidar ne durumda?
Kötü durumda.
[Geçen gün, burada emsal bir bahse değinirken “Zeytinin fiyatı 100 TL’ye yaklaştı” notunu düşmüştüm. Dün uğradığım bir esnaftan aldığım zeytinin kilosunun fiyatı 145 TL’ydi.]
Bu pazar günü seçim olsa bu biçimde bir tablodan iktidara iktidar çıkmaz.
Haziran geldiğinde bugünkü durumu bile arayabiliriz.
İktidar bu sebeple yılbaşını gözlüyor. Dar gelirliye hayatın pahalılığını hissettirmeyecek iyileştirmeler yolda. EYT’lileri bile sonunda emekli etmek için önemli ciddi formül aranıyor. Memur maaşlarına artırım, taban fiyata artırım, emeklilere artırım sırada.
Vaatler için de bir daha hazirana varmadan gerçekleşme tarihleri kondu. Yerli ve ulusal araba, hayalet jet üzere projeler gelecek yılın birinci üç ayında görücüye çıkacak.
Ne dersiniz, bu tabloya bakıp seçimin mümkün tarihini varsayım edebilir miyiz?
En geç mart 2023 benim iddiam.
Seçim tarihinin öngördüğüm üzere erkene alınması fiiliyatta iktidarı -özellikle de AK Parti genel lideri da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı- rahatlatacak.
Tayyip Erdoğan’ın önünde -bir-iki hukukçunun mahzuru olmadığı mütalaasına rağmen- aşılması güç, hatta imkansız bir anayasal mahzur var. Cumhurbaşkanı olarak iki kere seçilmiş birinin bir daha tıpkı bakılırsave aday olamayacağına dair anayasa kararını aşmanı tek yolu, TBMM tarafınca seçim tarihinin erkene alınmasıdır.
Yukarıda aktardığım bütün münasebetler bir yana, bu son münasebet tek başına, seçim tarihinin erkene çekilmesini mecburî hale getiriyor.
Muhalefetin de bu gerçeği fark etmeye başladığının emarelerini yakında almaya başlarız.
Fark etmeliler.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.